⚘yirmi üç

4.4K 298 46
                                    

doğum günün kutlu olsun @nihaespy ❤️

🎞️ate*diğer yarım

Hiçbir zaman hayatımda kendimi soyutlamak istediğim bir an olmamıştı çünkü bu insanı yalnız hissettirebilirdi. Şimdiyse bir süreliğine kendimden uzaklaşmak istiyordum; sürükleniyordum da bir yerlerde ama yanımdaki adam her nefesimde orada olduğunu belli edebiliyordu. Sadece sakin kalarak hem de.

Kaldırımdan kalktığımda tek söyleyebildiğim eve gitmek istediğim olmuştu. O kadar duygu yüklüydüm ki bunlarla ne yapacağımı bilmiyordum. Bir kere Dennis'e sarılmak beni hem toplarlamış hem de sarsmıştı. Üstelik güzel olduğumu söylemesi, sanki ilk defa duymuşum gibi şaşkın ve mutlu hissettirmişti. Nasıl iyi hissederek kötüleşebildiğimi anlayamamıştım.

Evime geldiğimizde kendimi utanmış ve aşağılanmış hissediyordum ki bu hisler kaybedenler içindi. Bende olmamalıydı. Tanrım, kafayı yemek üzereydim.

"Sen git, teşekkürler." dedim, içeri girerken ve odama çekildim Dennis'in yüzüne bakmadan. Bakarsam gitmesini istemeyecek, bir kez daha sarılmayı umacaktım. Onun eline çok fazla malzeme vermiştim zaten, yeterliydi.

Üzerimi otomatik hareketlerle değiştirip temizlendikten sonra ufalmış bir halde yatağıma girdim. Ağlamak istiyordum ama zaten birkaç damla dökmüştüm, fazlası gelmiyordu. Duygularım dışarı atılmayı beklese de bunu nasıl yapacağımı bilememiştim. Normalde olsa partiye döner, birini bulur ve kafamı olabildiğince dağıtırdım. Şimdiyse çok rahatsız bir uykuya dalmıştım.

Kabuslu ve titremeli uykum yarıda kesildi, ağzım son derece kurumuş halde gözlerimi ışıklandırmayı kapamadığım odamda açtım. Suyumu içtim ama bitse de yeterli gelmediği için, elimde bardakla, daha fazlasını almak amacıyla aşağı indim.

Salondan kısık sesler geldiğini fark ettiğimde gözlerim ardına kadar açıldı. Telefonum yukarıda kalmıştı ama bardağım elimde olduğundan sanki hırsızsa kafasında kırabilirmişim gibi bir cesaretle ilerledim. İçerideki manzara ise bana şok geçirtti.

Televizyon izleyen Dennis, kendine mısır bile patlatmıştı. Bu evde patlatmak için mısır bulunabileceğini sanmazdım. Neye şaşırmaya devam etsem bilemedim.

"Burada ne arıyorsun?"

Dennis, mısırı ağzına atacakken durdu, diğer eliyle kumandayı alıp televizyonu durdurdu. "Film izliyorum."

Bir adım daha içeri girdiğimde televizyonda bir çocuk filminin açık, hatta Barbie serilerinden olabileceğini düşündüğüm filmi izlediğini gördüm. Durdurduğu için ismi de görünüyordu hatta: Barbie Moda Masalı. Dennis'in küçüklüğünde korktuğu o film. Şaka gibi bir an yaşıyordum.

"Aman Tanrım," diye mırıldanarak mutfağa gittim. İki bardak daha sudan sonra gözlerim açılmıştı.

Dennis'in yanına döndüğümde gözlerimi ovuşturarak oturdum. Bir ay önce böyle bir an yaşayacağımı düşünseler katıla katıla gülerdim.

Dikkati televizyondaydı, izlediğinden zerre zevk almıyordu ve gergindi. Gerçekten de korkuyor olabildiğini düşünmeme sebep oldu, hatta şu bahsettiği zombi sahnesi geldiğinde yutkunduğunu fark ettim. "Bunu izlemeye devam mı edeceksin?"

"Birilerinin korkularıyla yüzleşmesi gerekiyor." diye mırıldandı bana bakmadan. "Ben de ilk korkumla başladım."

"Laf yemiş gibi hissediyorum. Meydan okuma kabul edildi." Bir tane mısır alarak ağzıma attım. Gecenin bir yarısı mısır yemek benim de korktuğum bir şey sayılırdı. "Bir-bir."

vahşi kadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin