⚘otuz sekiz

3.7K 271 45
                                    

//6. hikayenin ilk bölümünü yayımladım. dilerseniz profilimde bulabilirsiniz. iyi okumalar^^

"Her sabah bu kadar uğraşıyor musun?"

Aynamın önüne oturmuş, rimelimi sürerken duraksadım ve yatağımda, beni en başından beri izleyen Dennis'e baktım. "Bugün senin hatırına hızlıyım."

Gülerek, sabah temizliğe gelen kadının yıkayıp ütülediği kıyafetlerini alıp banyoya gitti. Hazırlığı çok kısa sürmüştü. Parlatıcımı yayarken "Hayat işte," diye mırıldandım kendi kendime.

Ayağa kalktığımda günlerdir bakmadığım telefonumu elime aldım. Dennis'e bakmadan, diğer elimle elini tuttum ve peşimden çektim. Telefonumda birçok mesaj vardı, gözlerim ise ilgilendiğim insanlardan olanları aradı. Lea'dan çok fazla mesaj ve arama vardı. Tatilden beri ilgilenmediğimi varsaysak da çok fazlalardı, normalde bu kadar aramazdı. Mesajlarını açtım, sonlara doğru okurken bir anlığına nefesim kesildi. Duraksadığımda, arkamdan gelen Dennis son anda bana çarpmadan durabildi.

Neler olduğunu bilmiyorum ama Tina'nın evine gidiyorum.

Sanırım sorun Austin.

Chalsea, yardımına ihtiyacım var!!!

NEREDESİN???

Ellerim titremeye başlarken hızla Lea'yı aradım. Açmadı.

"Ne oluyor?" diye sordu Dennis. Eli belimi nazikçe kavramıştı. Böyle tutmasaydı düşebilirdim. Beni çevirerek telefonumu aldı, titreyen ellerimi tuttu. Gözlerimin içine baktı. "Chalsea?"

"Ben... Bir şey olmuş. Bilmiyorum. Gitmem lazım." diye bir şeyler söyledim.

"Tamam, gidelim. Öncesinde derin bir nefes al."

Yumuşacık sesiyle birlikte gözlerimi kapattım, birkaç nefesten sonra zar zor kendime geldim. Beni arabaya götürdü. Nereye gideceğimizi ona söylerken bedenim buz kesmiş haldeydi. Eğer Dennis sol elimi sıkıca kavrayıp bana güven vermeseydi bir şeyleri dağıtabilirdim.

Kendime sadece birkaç günlüğüne izin vermiştim. Ama bu süreçte, senelerce kendime muhtaç etmeye uğraşıp başardığım insanlardan uzaklaşmıştım. Ve... Bana ihtiyaçları olduğunda yanlarında olamamıştım.

Tina'nın evine geldiğimizde Dennis arabayı durdurdu. Uzanıp kapımı açarken "Burada olacağım," dedi.

Başımla hafifçe onayladım. Sırtımı dikleştirdim. Arabadan indiğimde Tina'nın küçük evi gözümde büyümeye başladı. Yutkunarak gözlerimi bir anlığına kapadım.

Kapıyı öaldığımda Tina'nın annesi açtı. "Mehaba Carol, nasılsın?"

"Chalsea!" dedi, sevinçle. Ki bu ilginçti ama her ne olmuşsa, haberi yoktu herhalde. Bozuntuya vermedim. "İyiyim. Sen nasılsın?"

"Harikayım." dedim, zorla gülümseyerek. "Tina ve Lea buradalar mı?"

Başıyla onayladığında hacimli kahve bukleleri sallandı. "Evet ama uzun bir süredir odadalar. Sanırım kız kıza takılıyorlar. Film maratonu olduğunu söylediler. Günlerdir odadalar."

"Teşekkürler Carol." Tina'nın annesi, Tina'nın tam zıddıydı. Neşeli ve pozitif biriydi; asla kötü düşünmezdi. "Gelebilir miyim?"

"Tabiki!" dedi.

İçeri geçerek Tina'nın odasına gittiğimde beni takip etmedi. Kapıyı gürültüyle tıklattım. İçeride, son ses bir film oynuyordu.

Bir koşturmaca oldu. Lea kapıyı araladı. "Bayan Carol-" diye sahte bir beşeyle konuşacağı sırada beni fark etti. Sessizleşti. İkilemde kaldığını görebiliyordum. Sahte neşesi silindiğinde göz yaşları belirdi.

vahşi kadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin