🎞måneskin*i wanna be your slave (slowed&reverb)
"Bakın, çok dikkatli ve nazik olmaya özen gösterin. En ufak bir şey olursa acısını sizden çıkarırım." diyerek göz deviren suratlardan gözlerimi çektim ve Steve'in nerede kaldığını sormak için telefonuma eğildim. O sırada zaten açık olan kapı çaldı. "Ben hallederim, hız kesmeyin."
Yaklaşık iki saattir evi düzenliyorduk ve daha işin yarısı bile bitmemişti. Çünkü bir parti vereceksem haberini gününde değil, ikinci gün önce verirdim. Bugün ise her şey hızlı olmuştu. Parti için her zaman hazırda olan grubumuz vardı ve yapacak kişinin haber vermesi yeterliydi, diğerleri yardıma koşardı. Lea, Tina ve yeni katılan Aisha ile Teressa parti haberini dağıtma görevindeydi. Steve ile grubu, eyaletteki neredeyse tüm küçük barların sahibi olarak -ki otuz altı yaşındaydı- içkileri temin ederdi. Mükemmel bir striptiz klübü sahibi olan Jack, maalesef ki Rosalinda'nın kuzeniydi, organizatörlük görevini üstlenmişti. Her partime katılmazdı ama içinden gelmiş olsa gerek bu sefer fikre direkt atlamıştı. Bana evi açmak dışında pek bir şey kalmamıştı yani.
"Gavin? Aman Tanrım. Gavin?" dedim, kapıdaki Gavin'e şaşırmama rağmen sesimi alaylı tutarak. "Tatlım saat daha çok erken, ne işin var burada?"
Elleri ceplerinde, daha önce partide gördüğü ama şu an dışarısı süslenmemiş beyaz evi inceledi. "Dennis'e iyilik borcum vardı."
"Hı?"
"Geç geleceği için benden rica etti, bir şeye ihtiyaç var mı diye."
Nefesim boğazıma takılı kalırken vücudum karıncalandı. Neredeyse hava aydınlanana kadar Dennis'in yanında hem onu, hem de televizyonu izlemiştim. Uykum gelince, orada yatmanın bünyeme fazla geleceğini hissederek misafir odasına geçmiştim. Yalnızca üç saat uyumama rağmen uyandığımda Dennis hiç gelmemiş gibi gitmişti. Olması gereken de buydu, o yüzden üzerine düşünmeyi yasaklayıp hemen telefonuma koşmuş; insanlara partiyi haber vermiştim.
Yardıma ihtiyacım hiçbir zaman olmamıştı ama düşünceli davranışı karnımı ağrıtmıştı. Telefonla ilgileniyormuş gibi umursamaz bir ton takındım: "Neden geç geliyor?"
"Bir şeye ihtiyaç yoksa gidiyorum ben."
"Dur. Boşta kaldım, canım sıkılıyor." Telefonumun ekranını kapadım. "Yiyecekler gelmeye başladı. Tadım yapacak kişiye ihtiyaç var."
"E, sen yap."
"Göbeğim de öyle diyordu." diyerek gözlerimi devirdim. Dennis'in yanında durmaya başladığımdan beri çok az zaman geçmişti ve ben istesem alamazdım sabah tartıldığımda fark ettiğim o üç yüz gramı. Normalde fazla olmayabilirdi ama benim vücudumda hemen fark ediliyordu; annemler dönmeden de düzeltmeliydim kendimi.
"Iy, kusacağım şimdi ha. Göbekmiş. Canım, seni iskelet olarak derse koyarlar be. İlgi çekmeye mi çalışıyorsun?"
"Kırıcısın Gavin." dedim ama ciddi değilmişim gibi sırıtarak mutfağı işaret ettim. "Ayrıca tabiki ilgi çekmeye çalışmadığım zaman da yoktur. Neyse, hadi. Senden başka gruptan gelen olacak mı?"
"Thomas ve Bells de geliyor." Mutfağı kaplayan atıştırmalıklara doğru ilerledi. Onlar da Steve'dendi. "Zach var. Belki Carlos gelir."
"Matthew? Veronica?"
"Cadııııı," diyerek kelimeyi uzattı ama aşağılar gibi bir yanı yoktu tavrının. "Bilmiyorum ki. Küs değiller fakat Dennis'i senin yanında görmeye, gerçeği bilseler de, daha fazla tahammül edebilirler mi sanmam."
Paketleri açmasına yardımcı olarak ona bakmadan sordum. "Dennis nerede demiştin?"
Duraksadı, düşünür gibi sesler çıkararak ilk paketten eline döktü çerezi. "Normalde söylemeyecektim ama şu an fark ettim ki bu bilgiyi Dennis'e karşı kullanmanı umuyorum, laf sokarken mesela." Kaşlarımı kaldırarak ona döndüm. "Brant'le."
![](https://img.wattpad.com/cover/199007392-288-k299913.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vahşi kadın
Teen Fiction(3) Dennis Boyle, arkadaş grubunun en aklı başında olan üyesiydi ve hata yapmaktan hep kaçınırdı. Chalsea Lorenna Almei ise onun aklını başından almak için mükemmel bir adaydı ve kesinlikle büyük bir hataydı; yapmaktan geri duramadığı bir hata.