⚘otuz üç

4.6K 292 56
                                    

Uyandığımda hem üstümden bir aygır geçmiş, hem de spaya gitmiş gibi hissediyordum. Bu karışımın ise mantıklı bir yanı yoktu.

Başımı yastıktan kaldırdığımda gözlerim Dennis'i aradı. Bulamadı ama aşağıdan sesler geliyordu. Duş almak için banyoya yürürken podyumu bırakın, yer altında bile yürüyüşe çıkamazmışım gibiydi. Neyseki sıcak su bir nebze iyi geldi, hatta mental olarak feci iyi hissetmem de öyle. Tek sorun karnımın açlığı oldu.

Vakit henüz öğlene varmamıştı; bu da demek oluyor ki az uyumuş olmama rağmen daha fazla uyuyamayacak kadar iyiydim. Giyindikten sonra yarı yarıya kuruttuğum saçlarımı açık bırakarak odadan çıktım. Her basamakta küfrettim, sonra da güldüm. Böyle hissetmeyeli uzun zaman... Pekala, hiç böyle hissetmemiştim.

Mükemmel kokuları takip ederek mutfağa girdiğimde Bellanita ve Dennis'i gördüm. Tatilde bile masanın Bellanita tarafından hazır oluşu be çeşitliliği üst seviye bir inanılmazlıktı. İç çekmemek için zor durdum.

Bellanita, masaya tabakları yerleştirirken beni gördü. Anında kızardı ve bir anlığına gözlerini kaçırdı.

Kaşlarımı kaldırdım. Görüntümde bir sorun yoktu, çıkmadan aynada kontrol etmiştim... Kontrol ettiğim şey morluklar ve izlerdi tabii. Hım... O zaman, sanırım dün gece çok fazla çığlık atmıştım.

Kocaman sırıttığımda dudaklarını birbirine bastırdı, güler gibi bir ses çıkardı.

Dennis omzunun üstünden Bellanita'ya baktı, kaşları çatılmıştı. Sonra beni fark etti ve mükemmel bir gülüş sunarken vücudunu bana döndürdü. "Günaydın."

"Güüüünaydııın," dedim uzata uzata ve ona ilerleyerek kollarımı boynuna sardım. Bir an afallasa da karşılık verdi.

Kulağıma doğru fısıldadı: "İyi misin?"

"Ölecek gibiyim." diye sızlandım, yüzüne bakmak için geri çekilirken. Çenesi kasıldı. "Açlıktan."

Gözlerini kısarak burnunu kırıştırdığında o kadar tatlı geldi ki gözüme, hafifçe parmak uçlarıma kalkıp dudaklarından öptüm. Yutkundu.

Edepsiz Dennis, geceleri ortaya çıkan bir canavardı. Şimdiki ise sakin, tatlı bir beyefendiydi. İkisine de feci bayılıyordum. Hah. Sıçtık yahu sıçtık.

Dennis'e tutunarak hafifçe, pişirdiği omlete doğru eğildim. "Harika kokuyor."

"Diyete uygun." dedi Bellanita. Ona doğru baktım. "Senin için. Rahatça yiyebilirsin."

Yavaşça doğruldum. Dudaklarımı içten ısırırken bir an Dennis'e baktım. Kaşları hafifçe kalkmış, destek verircesine gülümsüyordu.

"Bu yeteneğini kullanmalısın." dedim Bellanita'ya. Dennis'in omlete devam etmesi için alan açarak biraz geriledim. Gözlerim onu izledi, bir yandan da Bellanita'yı dinledim.

"Üniversite bittikten sonra buna yöneleceğim."

Kaşlarım çatıldı. "Peki ama o notları heba etmiş olmayacak mısın?" Bellanita gerginleşti. Dennisçin sırtından anladığım kadarıyla, o da öyleydi. İçimden bir huzursuzluk dalgası geçti, derin bir nefes aldım. "Bekle ya. Ne hebası? Bu işte çok iyisin. Asıl devam etmezsen korkunç olur."

Memnun bir sesle "Teşekkür ederim." dedi.

"Thomas nerede?"

"Şey... O... Ee... Uyuyor."

Bellanita'nın garip bir tavırla cevaplaması dudaklarımı büzerek ona bakmamı sağladı.

"Uyandım." diyen Thomas, gürültüyle mutfaktan içeri girdi. "Lanet olası gece boyunca uyuyamadığımız için zerre mutlu değilim. Birilerinin ses tellerinin kopmuş olması hayaliyle daldığım üç saatlik uykumdan uyandım ve görüyorum ki birileri çok iyi."

vahşi kadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin