⚘yirmi dört

4K 277 34
                                    

🎞️charlotte lawrance*why do you love me

DennisBoyle: Başkalarıyla vakit geçirerek benden kaçamazsın.

Lorennanna: Senden kaçmıyorum.

Sadece istediklerimi vermediğin için verecek olanları arıyorum.

:)

DennisBoyle: Ancak ben de yaparsam yapacağını söylemiştin.

Lorennanna: Harika bir yalancıyım.

Sen de yap, eminim benden önce birini bulursun.

DennisBoyle: Bence bunu kaldıramazsın.

Lorennanna: Hah

Neleri kaldırabileceğim hakkında hiçbir fikrin yok.

Gerçi ben de şu anda bunu arıyorum ya.

Kaldıracak bir şeyler? Belki.

DennisBoyle: Bunun beni yaralayacağını düşünüyorsan,

Çok haklısın.

Lorennanna: Bir şey olmaz.

DennisBoyle: Blöfünü yemedim.

Chalsea?

Chalsea...

İki gün önceki akşam yanlış bir şey mi söyledim?

Lorennanna: Sebep arama.

Nasıl biri olduğumu görmeni istiyorum sadece. 'Aylar sonra''yı kiminle düşündüğünü fark etmeni istiyorum.

Telefonumu ters çevirerek masaya koydum. Etrafımdaki insanlar ara sıra kafelerde takıldığımız, okuldan arkadaşlarımdı. En başta arayı soğutmamak için yanlarına gelmiştim ama sonradan, Dennis'in baktığını fark edince, grupta daha aktif olup cilvelenmiştim. Thomas ya da Bella'nin olmayışı, Dennis'in de Carlos ve Gavin'le oturması yolumu iyice açmıştı.

Dennis'ten hızla uzaklaşmalı, onun da benden soğumasını sağlamalıydım. Aslında onun iyiliği içindi bu.

"Seni hiçbir maçta görmüyorum, istersen en önden yer ayırabilirim." dedi yanımda duran Earl. Aramızda mesafe vardı ama onu yakın zamanda kapamayı düşünüyordum.

Leroy, "O  sporu sevmez. Eskiden basketbol maçlarına gidiyordun sadece, değil mi?" diye cevapladı. Kendisinden pek hazzetmezdim. Leroy, eskiden okulun ragbi yıldızı Theodore'un arkadaşıydı; hatta bir süre önce fark etmiştim ki Theodore da görüntülü konuşmada Rosalinda'nın yanında gördüğüm çocuktu.

"Eskiden." diyerek omuzlarımı kaldırıp indirdim. "İlgimi çekmiyor çünkü." Yalan söylemiştim. İlgimi çekmediği yoktu, üstelik Dennis'in grubundaki herkesin oynadığı zamanlar inanılmaz hareketli ve eğlenceli oluyordu. Oradan hiçbirini elde edemediğimi bilerek maçlara gitmek berbat hissettirdiği için bırakmıştım. Şimdi de maçları ciddiye alan tek kişi Thomas ve Zach'ti, diğerleri son sınıf olduklarından derslerine yoğunlaşmıştı.

"Ah, bence bizimki ilgini çeker. Yanındaki yeni yıldızımız."

"Hım," diyerek sahte bir gülümsemeyle Eral'e baktım. "Belki-"

Sözüm, aramıza birinin oturmasıyla kesildi. Başım geriye doğru irkilerek kaşlarımı kaldırdım.

Dennis? Aman Tanrım, Dennis? "Son maç efsaneymiş diye duydum. Earl, değil mi? Anlaşma imzalayacak şu çocuk..."

Yana doğru eğilerek Dennis'in önünden ileri baktım. Bedeni görüş alanımı kısıtlamıştı.

"Evet o çocuk benim." Earl onu cevapladı ve el sıkıştılar. Masaki herkesin gözleri Dennis'in bantlı suratını inceliyordu ama kimse yorumda bulunmadı. "Sen de Dennis'sin. Bu sene geldiğimden maça çıktığınız dönemleri yakalayamadım ama çok iyi olduğunuzu duydum. Aslında kardeşini, Thomas'ı, bir kere izlemiştim. İşi ciddiye alıyor, basketbolla ilgilenmesem de topun potaya girdiğini anlayabiliyorum tabiki. Skor tablosunu tek başına ezip geçmişti."

vahşi kadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin