⚘on dört

4K 294 79
                                    

🎞trfn, siadou*wake up in the sky

Dennis'in eli ellerimdeyken zıplaya zıplaya onu takip etmemek için zor duruyordum. Tina'nın bakışları sakin ve her şey normalmiş gibi kalmamı sağlıyordu; bu durumun bana ne kadar imkansız geldiğini anlatamazdım. Matthew'a bol keseden teşekkürleri sunuyorum.

İyice kalabalıklaşan ve çoğalmaya devam eden insanların arasına karıştığımızda içim kıpır kıpırdı. Dennis'i durdurdum, en öne geçmek istemiyordum çünkü orada konuşabilmek için iyice bağırmam gerekirdi.

Bana döndüğünde ona bir adım daha yaklaşarak ellerimi birleştirdim göğüs hizamda, tatlı bir sesle yalvarır gibi sordum: "Ne dedi, söylesene. Çok merak ederim. Çatlarım."Başını iki yana salladı. İyice yaklaştım, birbirini tutan ellerim göğsüne değiyordu. "Lütfeeen."

"Olmaz. Hoş bir şey değil."

Gözlerimi devirdim. "İyi de zaten hiçbir arkadaşından hakkımda güzel şeyler duymayı beklemiyorum."

"O zaman boş ver."

"Nasıl istersen öyle olsun." diyerek kollarımı omzuna koydum, ellerimi ensesine değdirdim. Sağ kaşını kaldırdı. "Rahatsız oluyorsan çekebilirim."

Sol eli sağ omzumdaki saçları geri attı ve izde işaret parmağını kıvırarak eklemini gezdirdi.

"İyi hava attım bu arada." dediğimde gülümseyişini tutamadı ama başını eğerek gizledi.

Başı tekrar kalktığında diğer eli belime yerleşti. "Normalde gizlemeye çalışılır."

Başımı, boynumdaki eline doğru eğdim. "Tecrüben çok galiba."

"Pek değil."

"Hah." Sırıttım. "Sen de iyice yalancı oldun." Bana 'öyle mi dersin' der gibi baktı. Aslında doğru söylüyor olabilirdi çünkü şu anı saymazsak temasa soğuk bakan biriydi. "Oha. Özel hissettim ki bu hiç benlik bir şey değil."

Gözlerini yukarı kaldırarak ışıklı tavana baktı. "Kendimi ne duruma soktum ben böyle?"

Parmaklarım saçıyla temas ettiği anda gözleri benimkileri buldu. Bana böyle bakması hoşuma gitmişti. Gözlerindeki aleve tonlarca yangın tüpü kullanıyordu ama bir şeyleri belli ediyordu. "Ne varmış durumda?"

Gözleri kısıldı. "Beklemediğim seviyede yalancı ve dürüstsün. Bu nasıl olabiliyor?"

İç çektim. "Ne diyebilirim ki... Çok yetenekliyim." Saçında olmayan elimle omzunda daireler çizdim, gerilen kasları parmak uçlarımda paralanıyordu. "Ben biraz düşündüm de. Hani dedin ya ilk bana gelseydin diye..." Bakışlarını kaçıracak gibi oldu. "O da neyin nesiydi öyle?"

"Aklım karışmıştı." dedi, tereddütle.

"Ve?" Dudaklarını harekete geçirmek için tamamen yanaştım, sallandığım anlarda kalçalarım ona değiyordu. Aslında cevabından çok şu an ona yapışmak istiyordum ama bir yandan da kıvranmasını izlemeyi seviyordum. "Evet?"

Aramıza mesafe koydu. "Konuşurken yaklaşma."

"Ne zaman yaklaşayım?"

"Chalsea, Chalsea..." Başını kaldırarak güldü sonunda. Suratında tatlı bir ifade beliriyordu ama çıkardığı ses kadar seksi hiçbir şey olamazdı bu dünyada. Net. Onu arkaya çekip gülmesi için hayatımın sonuna kadar uğraşmak istedim. "Sen gerçekten tehlikeli derecede zeki bir kızsın."

Bir şeyler daha söyledi ama afallamıştım. Gülüşü hakkında düşünmem tehlikeli bir tavırdı. Ben bu değildim. Ne yapıyordum ki? Onu delirteceğim diye kendim deliriyordum.

vahşi kadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin