[ Bölüm On Altı: Düşman ]

7.7K 325 25
                                    

Şarkı: alt-J - House of the Rising Sun 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şarkı: alt-J - House of the Rising Sun 

[ Bölüm On Altı: Düşman ]

Dudaklarımı çevreleyen morluk, cildimdeki kuru çatlaklar ve kemiklerimdeki sızı duşa kabinin çevresinde oluşan buharlar gibi havaya yükseliyordu; ağrılarım yavaş yavaş ortadan kaybolurken ilk defa üşümüyor, aksine rahatlıyordum. Kaslarımdaki düğüm, zihnimdeki bulanıklık ve geriye kalan tüm fazlalıklar sıcak suyun altında kaldığım süre boyunca küçük girdaplar halinde uzaklara taşınıyor, beni terk ediyordu.

Daha birkaç saat önce yaşadıklarım ile şu an arasında o kadar çok fark vardı ki, soğuk suyun kıyafetlerimin altından bana saldırdığını, neredeyse boğuluyor olduğumu unutuyor, yirmi dakikadır bu sıcak suyun altında salınıyordum. Kalp atışlarım normal, düşüncelerim sakin, görüntüm ise daha sağlıklıydı; duşun altında saatlerce durabilir, buradan adımımı atmayabilirdim.

Tüm güzel anlar kısa sürdüğü benim için yaşayan bir varlık, gözlerini üzerimde hissettiğim bir canlıydı. Dışarı çıkmam için beni itiyor olması ve yaptığı baskı bacaklarımı zorluyor, duşu arkamda bırakmanın verdiği hüznü giydiğim emanet kıyafetlerin üzerinde, yani kısa kollu siyah bir tişört ile gri eşofman altında buluyordum. Saç kurutma makinesinin sesi bana duşu özlettiği gibi kabaran saç tutamlarını zapt etmeye çalışmak acı içinde kıvranmama sebebiyet veriyordu: Sıcak suya olan özlemim dakikalar içinde çoğalıyordu.

Küçükken bu ev, ufacık bedenimdeki kalbimin çarpmasına, gözlerimdeki keşfetme ışığının belirmesine yol açar, içim içime sığmazdı. Severdim bu evi keşfetmeyi, eşyalarını karıştırmayı ve koltuklarında oturmayı, hatta öyle ki yemek masasındaki mumları yanlışlıkla devirmişliğim bile vardı. O gün Amas'ın annesi Candan Teyze'nin yaptığı salatayı bozmuştum ve öylesine utanmıştım ki gitmek için anneme numaralar yapmış, en az iki saat erkenden kaldırmıştım ailemi. O akşamın bu eve son gelişim olacağını görememiştim.

Amasların ailesiyle olan ilişkimiz dengesizdi; bir zamanlar ailelerimiz oldukça yakındı ancak yıllar içerisinde bu yakınlık zayıflamış, birbirimizden uzaklaşmıştık. Seneler sonra yeniden burada olmak tuhaf, banyodan çıktıktan sonra gözüme çarpan ayrıntıları görmemezlikten gelmek kaçınılmazdı.

Duvarları üst üste o kadar çok boyamış olmalıydılar ki duvarları süsleyen fırça izlerini seçebiliyor, altındaki çatlak tabanı hissedebiliyordum. Duvarı takip eden gözlerim merdivenlerin üzerinde gidiyor, seneler önceki mermer merdivenlerin yerini tahtaya verdiğini görüyordum. Birbirine kattığım mutfak ise tümüyle değişmiş, modern beyaz eşyalar etrafı kaplamıştı ve salona büyük bir L koltuk almışlardı, fakat koltuğun kahverengi yüzeyi sarı kedi tüyleri sayesinde görünmüyordu bile.

Temkinli adımlarla tahta basamaklardan aşağıya indiğim esnada, Amas'ın elindeki kupalar ile yukarı çıktığını görünce olduğum yerde durup yüzümü ekşittim. "Onları içmeyeceğimi biliyorsun," diye hatırlattım ona.

NOKSAN | ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin