ÖNEMLİ NOT: Arkadaşlar, yorumlarınızı duymak gerçekten de çok güzel bir şey, ancak sizden ricam, yorumlarda kendi hikayelerinizin REKLAMINI YAPMAMANIZ yönünde. Reklam yapanları engelliyorum.
İyi okumalar dilerim! ^^ Oy vermekten ve düşüncelerinizi belirtmekten çekinmeyin!
Şarkı: Cape Francis - Olly
[ Bölüm Üç: Aslan ]
Sarı çiçek desenli yorganımın üzerine uzanmış, kulaklarıma baskı yapan müziğin eşliğinde gözlerimi tavana dikmiştim.
Tavanın beyaz kabartılı sıvalarına baktıkça ortaya birçok figür çıkarıyor, odaklandığım şeklin bir aslan olduğuna kendi kendime ikna oluyordum. Kabarık yelesini savurmaktan çekinmeyen aslan, önündeki ateş çemberinin içinden geçecekmiş gibi bir ayağını öne atmış, zıplamaya hazır bir şekilde duruyordu. Dişleri, kapalı olan ağzının içinde saklı, pençeleri ise seçemediğim kadar ufaktı; fakat bu, gittiğim ilk sirki hatırlamama engel değildi.
İlk defa Rasatya'ya gelen bu gösteri topluluğu büyüleyici denebilecek kadar ışıltılı ve renkliydi; dalgalanan kumaşların zarif duruşunu, küçük zilleri andıran kahkahaları, soluk soluğa yapılan heyecanlı konuşmaları kolaylıkla zihnimde canlandırabiliyordum, fakat aklımdaki en net görüntü tabii ki de ablam olabiliyordu.
Ben daha altı yaşındayken o, yedi yaşındaydı. Her şeyde benden bir adım önde olduğundan ona hem bir tanrıça gözüyle, hem de içimdeki "Onun gibi olmalıyım!" çığlığı ile bakıyordum. Sonuçta harf dedikleri ve o zamanlar bana anlamsız gelen birkaç çizgiyi sesli olarak dile getirebiliyor, bunları yan yana getirerek kâğıt üzerinde cümleler kurabiliyordu ve hatta rakamlarla uğraşmak zaman içinde onun için evcilik oynamaktan farksız bir hale gelmişti.
O gün sirkte Eda ile yan yana oturuyordum, fakat sihirbazın yaptığı şeylere öylesine kendimi vermiştim ki, tamamen sahnedeki sihre adamıştım kendimi. Adamın eski zamanlardan kalma bir büyücü olduğuna derinden inanışım, kutu içerisindeki bir kadını ikiye bölmesiyle kesinleşmişti ve kalbim, bu keşifle hızlı hızlı atmaya, ağzımdan dökülenler ise heyecanın verdiği titremeyle çıkmaya başlamıştı.
Eda, dediklerimi büyük bir kahkaha ile karşıladığında o yaştaki azıcık gurur kırıntılarım da bununla savrulup gitmiş, beni ağlama derecesine getirmişti. Bu halimi gördüğündeyse bana her şeyi açıklamıştı. Şapkanın altında gizli bir bölme vardı ve o bölmeden tavşan çıkartılıyordu; kadın aslında ikiye bölünmüyordu, o ayaklar başka birinindi.
Kendimi daha fazla rezil etmek istemediğimden hiçbir şey sormayarak önüme geri dönmüştüm. Dönmemle gözlerimin yerinden çıkması bir olmuştu; bundan önce sadece televizyon ekranlarında gördüğüm aslanın birkaç kat büyüğü hemen sahnedeydi çünkü. Yelesini savuruyor, ölümcül bakışlarını seyircilerin üzerinde gezdiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOKSAN | ✓
Misteri / ThrillerO, bir kraliçeydi; hayran kaldığım ancak asla ulaşamadığım. Güzeller güzeli, fakat acımasız olan, beni gidişiyle noksan bırakandı. Wattys 2016 "Çığır Açanlar" Kategorisi Kazananı 🍁 NOKSAN, serinin ilk hikâyesidir. İkinci hikâ...