Şarkı: IAMX - Animal Impulses
[ Bölüm Otuz Yedi: Panik ]
Sonsuz bir karmaşanın içinde sonsuz bir sakinlik sergilemek, deneyim gerektiren, ancak tecrübelerin de tıpkı teoriler gibi çürütülmesini ve baştan, çoğu zaman sıfırdan, oluşturulmasını şart koşan bir yetenekti; ona sahip değildim, fakat Işık Arınkan, bağıran, kendini dışarı atmaya çalışan halkın arasında, bu yeteneği ustalıkla kullanabilen türünün tek örneğiydi.
Başım göğsüne gömülüyken nefesleri düzenliydi; kalbi normal bir ritimde çalışıyor, kasları gerginlikten uzak, rahatça beni tutmaya devam ediyordu. Ses tonunda bile herhangi bir farklılığın olmaması, bende dehşet verici hisleri uyandırdığı halde ondan ayrılmaksızın neler olduğunu sormayı başarabildim.
"Işık..." dedim, soluk almakta güçlük çekerken. "Neler oluyor?"
"Gözlerini kapa," dediğinde uyumak üzere olan bir çocuğa masal okuyormuşçasına konuşmuştu. "Daha bitmedi."
"Ne bitmedi?" diye sızlanınca olan biteni anlamaya çalışan gözlerimin önüne elini koydu, etrafı karanlığa bürüdü.
"Patlama," diye kısaca izah etti. "Etkileri sürüyor."
Panik olmak, böyle anlarda yapılabilecek en saçma davranışların ortaya çıkmasını sağlardı, fakat kendimi tutamadım; kollarını üzerimden çektim ve merdivenden fırladığım sırada yaşananları net bir şekilde gördüm: Ağlayan, çığlık atan ve korkuya kapılan insanlar, tiyatronun çıkış kapısına hücum ederken karanlık salondan dışarıya turuncu, kırmızı ve sarı renklerinde ışıklar taşıyordu.
Hasarı tespit edecek kadar dikkatli incelemeye vaktim olmadığından Enver'i aramak için kalabalığa dalacağım sırada Işık kolumdan tuttu. "Bence yapmak istemezsin," diye beni uyardı.
"Kardeşim orada," diye onu tersledim. "Onu bulmadan asla..."
"Sakin ol," dedi, oldukça düz bir sesle. "Kimse yaralanmış mı? Hayır. Tiyatro salonu başımıza çökmüş mü? Hayır. Ölen var mı? Hayır."
"Yaralanan veya ölen sayısını bilemezsin," diye ona karşı çıktım.
"Ecrin, etrafına bak," diye kollarını açıp geniş salonu, parlayan mermerleri, hala yerinde durmakta ve çalışmakta olan avizeyi gösterdi. "Hiçbir şeye zarar gelmedi."
"Ne yani, bunun iyi huylu bir patlama olduğunu mu söylüyorsun? Çünkü 'iyi huylu patlama' diye bir şey yoktur Işık. Kendine gel," diye sinirlendim.
Işık'ı da tuttuğum gibi dışarı çıktım; hava soğuktu, ancak bu, şok etkisinden daha ürpertici olamazdı. Hastalıklı bir şekilde olanları tekrar edenlerin ve yakınlarını bulmaya çalışanların sesleri sirenlere karışıyor, insanlardan çılgınca bir uğultu yayılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOKSAN | ✓
Mistero / ThrillerO, bir kraliçeydi; hayran kaldığım ancak asla ulaşamadığım. Güzeller güzeli, fakat acımasız olan, beni gidişiyle noksan bırakandı. Wattys 2016 "Çığır Açanlar" Kategorisi Kazananı 🍁 NOKSAN, serinin ilk hikâyesidir. İkinci hikâ...