[ Bölüm Otuz Üç: Gazap ]

2.6K 149 49
                                    

[ Bölüm Otuz Üç: Gazap ]

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

[ Bölüm Otuz Üç: Gazap ]

Arabanın içerisinde nefes almama bile izin yoktu; annem, yiyeceğinin yerinde durduğundan, başka birisinin kendi akşam yemeğini çalmadığından emin olmak isteyen vahşi bir hayvan gibi üstündeki aynadan beni kontrol edip duruyordu. Onunla göz göze gelmemek için camdan dışarısını izliyormuş gibi yapsam da sürekli yakalanıyordum; sanırım annem, araç hareket halindeyken kendimi yola atabileceğime ya da her an firar edeceğime inanmaktaydı.

Bunun haricinde Enver, "İndirimden kitap aldım," diye anlatıyordu. "Kutu gibi olan evimizde beni rahatsız etmeyeceğinizi umuyorum artık."

"Evimiz yeniden bir bataklığa dönmezse okursun tabii," diye söylendi annem. "Kahrolası eski borular..."

"Tamir edildi zannediyorum," diye şüpheyle anneme baktı Enver.

"Yeniden patlamayacaklarını nereden biliyorsun?"

"Boruları değiştirmiş olmaları gerek."

"Her şey boru değiştirmekle bitmiyor," diye bir nefes verdi. "Kahrolası apartmanı yarım asır önce yapmışlar."

"Hala oturanlar var," diye umursamazca konuştu Enver. "Onlar şu zamana kadar ölmediyse biz de bu evden sağ çıkabiliriz."

"Hep ihtimaller üzerindesin Enver," diye başını olumsuz anlamda salladı annem. "Kahrolası alt komşu, o kahrolası ses telleri yüzünden yakında gırtlak, boğaz ya da akciğer, her neyse, onun kanserini olacak."

"Şu 'kahrolası' kelimesi ağzından hiç düşmüyor," diye annemi uyaran Enver, annemden sert bir bakış yediğinde ellerini pes edercesine havaya kaldırdı. "Ben bir şey demedim," diye savundu kendini.

Ağzımı açmamaya kararlıydım, ancak alt komşu lafını duyduğumda sessiz kalmanın gereksiz olduğunu düşünerek, "Doğulardan bahsediyorsunuz, değil mi?" diye sordum.

"Evet, onlar," diye yanıtladı Enver. "Doğu onların yanında nasıl bu kadar iyimser kalabildi, bilemiyorum. Ailesi, özellikle o amcası... Çok yabani insanlar."

"Onlarla tanıştığını bilmiyordum Ecrin," dedi annem, sesindeki kinayeyle.

"Daha yeni taşındığımızda tanışmıştım Doğu'yla," diye olabildiğince medeni, sakin bir şekilde cevap verdim.

"Malum, her şeyi sakladığın için senden yeni bilgiler almak zor oluyor," diye güldü annem. "Bunu anlatmana sevindim."

Onu duymazlıktan geldim. "Doğu'yu en son ne zaman gördün Enver?" diye sordum.

"Okuldan döndüğümde," dedi. "Neden sordun?"

"Merak ettim," diye yalan söyledim. Onlara Doğu'nun bıçaklandığını, bu sebeple hastaneye kaldırıldığını anlatamazdım; işleri daha karmaşık bir boyuta sokmak istemediğim gibi annemin çift taraflı sorgusunu da reddediyordum.

NOKSAN | ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin