O, bir kraliçeydi; hayran kaldığım ancak asla ulaşamadığım. Güzeller güzeli, fakat acımasız olan, beni gidişiyle noksan bırakandı.
Wattys 2016 "Çığır Açanlar" Kategorisi Kazananı
🍁 NOKSAN, serinin ilk hikâyesidir. İkinci hikâ...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
[ Bölüm Otuz Dört: Strateji ]
Hakkındaki her şeyi kafamdan geçiriyordum: Erkekti, on sekiz ya da on dokuz yaşlarında, lise son sınıfı okuyan veya çoktan üniversiteye girmiş, belki de Rasatya'nın dışına çıkmış, bir ihtimal hiç Rasatya'da bulunmamış, tek ve öz kuzenimdi.
Bunun için kafamda bir liste bulunmaktaydı; Enver'i ilk başta eleyip ardından gelen birçok ismin üzerine uzunca bir çizgi çekmiştim. Gece iki buçuğa kadar sürmüştü bu işlem, bu sebeple okulun dik merdivenlerini çıkmak, bir insan kalabalığı ile karşı karşıya gelmek, bana okul ortamının gerginliğini ve baş ağrısını vermekteydi.
"Ecrin nerelerdeydin ya?" diye bağırdı bir kız, hızlı adımlarla yanıma gelirken.
Mavi gözlerindeki ters bakışa rağmen, "Ev işleri," diye yalan söyledim. "Okula gelmeme engel oldu."
"Ev işleriymiş," diye kızgınca konuştu Bade. "Daha güzel bir sebebin yok mu?"
"Ne dememi istiyorsun?" diye sıkkınlıkla sordum.
"Mesela," diye düşündü birkaç saniye. "'Seni şu bu nedenlerle arayamadım, şuraya gitmiştim, bunu yapıyordum' gibi mantıklı açıklamalar yapmak yerine ev işlerini öne sürüyorsun."
"Çünkü ev işlerim vardı," diye karşılık verdiğimde Bade sinir küpüne dönmüş, tırnaklarını kemirmeye başlamıştı.
"Bu kadar önemli olan ev işi ne olabilir?" diye sesini yükseltti. "Yine Amas'la geziyordun, yalan söyleme bana. İkiniz de aynı anda okuldan çıktınız, aynı günlerde gelmediniz, ikinizin de kaşında dikiş var, ikiniz de hortlak gibisiniz ve en önemlisi, hiçbir şey anlatmıyorsunuz."
"Bade, sakin ol. Sinirli olmanı anlıyorum, ama ortalıkta söyleyebileceğim bir şey değil bu," diye açıklama yapmaya çalıştım.
"Ne diyorsun sen ya?" diye dudaklarına götürdüğü elini sertçe yere indirdi. "Sanırsın özel ajan olarak devlette çalışıyorsun."
Merdivenlerden ayrılıp Bade'yi bir köşeye çektiğimde, "Doğu bıçaklandı," diye doğrudan gerçeği söyledim. "Bunun suçlusu olarak da Sarp'ı gösterdiler."
Bunları dememle Bade'nin kaşları biraz daha çatıldı, "Ciddi misin?" diyebildi yalnızca.
"Evet," diye başımı salladım. "Sarp'ın babası Amas'la beni bu nedenle okuldan aldı ve neredeyse tüm günümü Doğu'nun yanında geçirdim."
"Amas'ın ne işi..."
Cümlesinin devamını Şenlik'i atlayarak, arşivde yaşananları da kısaltıp biçimlendirerek getirdim; Bade, o öfkeli ruh halinden kurtularak yumuşadı, bakışlarına o tanıdık anlayış yerleşti. "Haber vermediğim için üzgünüm," diye eklediğimde Bade, "Kusura bakma," diye mırıldandı. "Bilip bilmeden üzerine yürüdüm."