Yasakların güzel gelmesi...
Park sung woong, oğlunun yaptığı bu şeye bir anlam yükleyemedi. Hayal kırıklığına uğramış her baba gibi oda endişeliydi. Jimin onun sözünden çıkmazdı onu üzücek hiçbir şey yapmazdı. Muhakkak biri aklını çelmiş belki de kaçırılmıştı.
Jimin'in Londra'da ki kamera kayıtları dahil her gittiği yer araştırılmıştı.
Kulağına gelen yabancı genç onu sinirlendirmişti. Kim olduğu belli olmayan bu yabancı nasıl olurda oğlunu vermek için diretebilirdi.
Adamlarına emir verip bu yabancıya ait tüm bilgileri istedi.
Şimdi ise eline gelen bilgiler nefes alamamasına sebep olmuştu.Jimin ve bu adam güvenilir olmayan sevgili sitesinden arkadaş olup yazışmışlardı. Londra'dan Busan'a geldiği tarihle 'geleceğim' mesajının tarihi aynıydı.
Sung Woong nefes almak için kravatını gevşetti. Gömleğinin ilk iki düğmesini açtı. Elindeki kağıt parçaları kayıp yaprak gibi süzüldü.
"Yoongi" kapının önünde bekleyen adam hemen içeri girdi.
"Buyrun efendim."
"Hemen jeon denen adamın garajını bulun. Her yeri arayın. Her yeri..özellikle garajını."
Yoongi odadan çıkmış Busan'da olan adamları aramıştı.
_________
Başındaki ağrı ile gözlerini açan Jungkook hemen toparlanıp kalktı.
Başına aldığı darbe ciddi değildi ama yürüyüşünü engellemeye yetmişti.Kimse kalmamıştı. Jimin gitmişti. Şuan düşünmesi gereken jimin değil kız arkadaşıydı. Onu aldatmıştı. Nasıl hala Jimin'i düşünürdü?
Masum yüzü, çaresiz gözleri...
Jungkook düşünceler içindeyken kendisine seslenen arkadaşını duymamıştı.
"Jungkook. Jungkookkk"
Arkasından gelen tanıdık sese döndü. Namjoon nefes nefese kalmıştı. Yaklaşınca ellerini dizlerine koyup soluklandı.
"Sanırım bu sefer bittik." Dedi aldığı nefesle. Jungkook ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Anlamaz gözler Namjoon'u konuşmaya itti."Garajı aramışlar hatta altüst etmişler. Kamera kayıtlarını ve.. Ve arabadaki kara kutuyu almışlar."
Jungkook duyduklarını içinden tekrar etmiş ne yapması gerektiğine karar vermişti. En ufak yanlışlık olursa biterdi. Her şey biterdi onun için.
"Hyung, diğer kayıtlar güvende değil mi?" Emin olmalıydı.
"Endişelenme. Mihi önlemi aldı."
Rahatlamıştı. "Jimin. Jimin'e ulaşmam gerek." Dedi. Namjoon
başının dertte olduğunu unuttuğunu zanneden gence baktı."Kook. Jimin'e ulaşmak için geç kalmış olabiliriz."
Jungkook arabasına doğru koştu. "Şu otelin adı neydi?"
"Asla dinlemeyeceksin değil mi?"
Omuz silkmişti. Bu hali lisedeki umursamaz halini anımsatmıştı.
Otelin adını öğrendi. Arabaya biner binmez navigasyona otelin adını söyleyip haritayı seçti.
Gidiyordu.Jimin ise yol boyu ağlamıştı. Aklında adını bilmediği yabancı vardı. İyi miydi?
Jimin arabanın durması ile geldiklerini anlamıştı. Arabanın kapısı açılınca indi. Otele doğru yürüyordu.