13

68 8 10
                                    

Şartlar altında oluşturulan bir gelecek...


Ne garip öyle değil mi? Bilmeden geldiğimiz bu dünyada kendimizce oluşturduğumuz hayatın kölesi olup yaşıyoruz tabi buna yaşam denirse..

Bilmediği bu insanların içinde yolunu bulmaya çalışan, buradakiler ile devam etmek isteyen, bir amaç uğruna pes etmeyen jimin...

Mide bulantılarını saklayamayacaktı. Her sabah yaşadığı bu rutin onu illaki ele verecek hatta bir süre sonra karnı belli olacaktı. Hesaba katmadığı onca şey varken.

Gece geç saatte gelmişler herkes bir yere geçip yatmıştı. Jimin ise henüz uyumamıştı. Taehyung ve Yoongi ona çok kızmış olmalıydı.

Kaçtığını söylemiş bile olabilirlerdi. Planında Jungkook'la kaçmak yoktu. Bu sonradan gelişmiş birden çıkıvermişti ağzından. Jimin sadece onunla borç için buluşmuş borcunu ödeyip Londra'ya gidecekti. Sadece düşünce olarak kaldı. Şuan Jungkook yanındaki koltukta uyuyor o ise bir koltukta yatmış uyumayı bekliyordu.

Yattığı yerden perdenin aralığından vuran ayın içeri sızdırabildiği ışığıyla kalkmıştı. Ay onun için değerli hatta en önemli şeyi sayılırdı. Pencereye ilerlerken fark edemediği yaşlar yanaklarından akıyordu. Silmek istedi bundan vazgeçip perdeyi sıyırdı kenara. Ay tüm güzelliği ile tepedeydi.
Gökyüzüne bakmış dilinden dökülen

"Beni affet Binna."

Annesinin önünde bir kere daha yıkılmış haliyle duruyor bundan utanıyordu. Hep iyi olmak için çabalarken kaybediyordu. Hayatı boyunca hep böyle olacaktı sanırım. Af dilemekten başka bir çaresi yok görünüyordu.

Ağlaması şiddetlenmeden önce söylediği cümleydi. Aklına gelen Jungkook'la elini ağzına götürmüş sesini bastırdığından emin oluyor bir yandan da yatacağı yere gitmeye çalışıyordu.

Ağlamasını kendini sıkarak bastırdığından bedeni titriyordu. Başını yastığa koyar koymaz yastığa bırakmıştı çığlıklarını. Jungkook duyuyordu bu sessiz çığlıkları. Bu onun içinde bir şeyleri harekete geçiriyordu.

Merhamet...

Jungkook yastığa gömülü olan bedene baktı. Ona eski günlerini hatırlatmıştı. Kalkıp yanında kalan boşluğa oturdu.  Korkutmamak için çok çabaladı ama pek başarılı olamamıştı.

Korkuyla başını kaldırmış karanlıkta yanında duran karartıya bakıyor daha doğrusu bakmaya çalışıyordu.

"Ağladığını duydum. Korkuttuğum için üzgünüm. İyi misin?"

Jimin bugün kaç kere duymuştu bu soruyu hatırlamıyordu. Hatırladığı hep iyi olduğunu söylemesiydi. İyi değildi hatta hiç iyi değildi kaç aydır belki yıllardır.

Jungkook cevap bekliyor ama cevap gelecek gibi değildi. Jimin'in elleri hala yastıktaydı sıkıyordu.

Yastığı sıktığını jungkook eline dokunduğu zaman fark etti. Yastığı bırakmış ona dönmüştü. Burnunu çekmişti öncelikle.

"Bunun cevabını bilmiyorum uzun zamandır. Uykunu açtığım için.."

"Hayır! Uyumuyordum."

"Ah, anladım."

Jimin açık unuttuğu perdeye baktı. Bu onu gülümsetti. Jungkook anlıkta olsa gülümsemesini görmüştü. Konuşmak isteyip cesaret edemeyen Jungkook, konuşmak isteyip alacağı tepkilerden korkan jimin.
Jungkook kendini ayarladı adımı attı.

"Ben..senin sorunu yanıtlamadan getirdim.. yine o günkü gibi bakıyordun."

Nasıl baktığını bilmiyordu. Ama çaresiz ve kimsesiz çocuklar gibi muhtaç baktığını tahmin etmesi zor değildi.

Bad Romeo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin