24

66 10 7
                                    

                  Kurtuluş bileti...

Park Sung Woong odasında Seo Joon'un gelmesini bekliyordu. Avukatlarıyla girdiği küçük toplantı maalesef istediği gibi sonuçlanmamıştı.

Joon odaya girer girmez amcasının tokatıyla karşılaştı.

"Seni lanet olası! Bir boka yaramayacağını biliyordum."

"Amca.."

"Kes! Tek kelime duymak istemiyorum. Otellerimi Nasıl kaybettiysen öyle geri getireceksin! Aksi halde annen ve kardeşinle beraber kapının önüne koyarım sizi Beş parasız!!!"

Joon amcasının öfkesini gözlerinde görmüş diz çökmüştü. Joon parasız yapamazdı. O lüks hayatına düşkün biriydi. En az kız kardeşi de onun kadar düşkündü. Fakat unuttuğu konu annesiydi. Annesi bunu duyarsa  işte o zaman ölmeyi yeğlerdi.

________

"Emin misin biraz daha kalsaydın?"

"Gitmeliyim. Dikkat çekmek istemiyorum."

Jimin sarılmış ardından çıkmıştı. Eve gitmeli güzelce duş almalı sonra güzel bir uyku çekmeliydi.

Taehyung onun için taksi çağırmıştı. Gelen araca binip adresi söyledi. Eve giderken aklında sadece Jungkook vardı. Yaşadıkları şeyler çok hızlıydı. Bu hız onları birbirine bağlamak için yetmişti fakat bunu görememek onların suçuydu hatta kabullenmemek...

Önünü görmeden atılan adımların acı vereceği bilinmez değilken görmemeyi seçmek tercih meselesiydi.

Zihnini meşgül eden siluet şoförün sesiyle silinmişti. Parayı uzatıp inmişti. Bildiği yolu hızla yürümüş kapıya ulaşmıştı. Zili çalmış biraz beklemiş kapı açılmıştı. Görevliyle girdiği muhabbet kısa ve özdü.

"Babam geldi mi?"

"Evde değil efendim." 

Odasına gitmek için hızla merdivenleri aşıp odasına ulaştı. Taehyung küçük yarasını pansuman yapmıştı. Belli olmaması adına saçlarını dalga yapmıştı.

                                 ****

"Aptal! Aptal!"

Namjoon duyduğu sesle pencereden bakmıştı. Jungkook kendine hakaret ederek garaja geliyordu. Joon Mihi'ye bakmış sevgilisinin omuz silkmesi ile karşılaşmıştı.

"Niye ne kaçırdık acaba?"

"Bilmiyorum sevgilim. Kook bu sefer delirmiş gibi duruyor."

"Bakmak için doğru zaman mı?"

"Şuan değil bebeğim."

Mihi aletleri temizlemeye geri dönmüştü. Joon bir süre daha Jungkook'u izledi.

Jungkook oturduğu yerde kendisiyle girdiği savaşı durdurmuştu. Aklını meşgül eden soruyu sormuş olmasına rağmen rahatlamamış olması can sıkıyordu.

Jimin'i görünce mutlu olmuştu ama kırgındı bir yanı. Bir an olsun inanmıştı onunla güzel bir aile olabileceğine, bir bebekleri olacağına, iyi bir baba olabileceğine o kadar çok emindi. Aldığı mektuptan sonra kurduğu aile tablosu kırılmıştı. Baba olma umudu gitmişti. En önemlisi bebeği gitmişti.

Jimin özür dilemek için bu kadar fazla beklemezdi. Gözlerindeki hayal kırıklığı varken özür için gelmiş olması çok saçma gelmişti.

Bir anlık öfkeyle onu itmişti. Jungkook her şeyden herkesten saklayıp korumak istediği adamı itmiş ona zarar vermişti. Bunu affetmemeliydi. Jimin onu sinirlendirmişti ama hak etmiş miydi? Ne olursa olsun Jungkook yapmamalıydı.

Bad Romeo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin