1

301 16 14
                                    

Her hikaye mutlu başlangıç ve mutlu sonla bitmek isterdi.


Alt kattan gelen sesler ile uyanmıştım. Neden bu kadar ses yapmak zorundaydılar ki sabah sabah!!

Yastığın altına başımı koyup bölünen uykuma devam etmeye çalıştım. Tam uyku moduna geçmişken açılan kapım ile sıçramıştım.

"Günaydınnn, hadi ama uyanık olduğunu biliyorum miniğim."

Yastığı kaldırıp yatağıma oturmuştu. Taehyung bugün gelmeyecekti neden gelmişti?

Bir yandan oturmaya çalışıyor bir yandan uyanmaya çalışıyordum.

"Jimin, bana bugünü unuttuğunu söyleme sakın."

Bugün mü ne vardı bugün?
Hayır, hayır, hayırr...

Unutmuşum. Bugün için o kadar çok özel plan yapmıştık ki ders günlerimi bile ona göre ayarlamıştım.

Hızla yataktan kalkıp banyoya girdim. İşlerimi halledip giyinmiştim. Taehyung odamda değildi sanırım alt katta bekliyor olmalıydı. Çok oyalanmadan yanına gittim.

"Hazır olduğuna göre artık havaalanına gidebiliriz."

"Evet, çıkabiliriz. Umarım babam Kore'ye döndüğümü anlamaz. Tekrar kontrol ettin değil mi kalacağım evi ?"

"Evet, prensim her şey kontrol altında sadece rahatla hadi çıkalım uçağı kaçırma."

Heyecanlıydım. İlk defa babamdan gizli böyle bir kaçamak yapacaktım. Katı kurallar ile büyümüştüm. Çoğu imkanım vardı. Ama benim özgürlüğüm yoktu. İstediğim bölümler hatta hobiler farklıyken ben hep babamın benim için seçtiği şeyleri yapmak zorunda kalmıştım. Taehyung ise istisnalarından biriydi. O babamın burs verip okuttuğu bir öğrenciydi. Onunla karşılaşıp arkadaş olmak benim hayatımın dönüm noktası olmuştu. Çünkü ben hiç bir zaman üstten bakmamıştım. Burnu havada olanlardan da olmamıştım. Dadım beni böyle eğitmişti. Okulda çalışkan olduğum için zorbalık görmüştüm. Yine bir gün arkadaşlarım benimle dalga geçerlerken Taehyung gelmişti. Beni savunmuştu. O günden sonra da hep yanımda oldu. Kurallardan oluşan hayatımı biraz heyecanlı hale getirdi.

Dansa ilgiliydim. Neden öğrenmiyorsun ki demiş beni dans kursuna götürmüştü. Dövme merakım vardı. Dost dövmesi yaptırmıştık. Ve daha nicesi.

Şimdi ise kafamı dağıtmak için kuralların, derslerin olmadığı on günlük bir kaçamak için yoldayım. Taehyung burda benim evimde kalacaktı, Londra'da. Ben ise benim için kiraladığı Güney Kore'deki evde kalacaktım.

"Evet yolun sonundayız. Benim minik civcivim. Şimdi uçağına bin ve rahatına bak."

" Teşekkür ederim taetaem. "

Sarılmıştık. Unutmadan çantamdaki kredi kartımı ona uzattım.

"İstediğin her şeyi al, lütfen. Özellikle de geçen mağazada görüp aşık olduğun ceketi."

"Ama chim o çok pahalıydı."

"Bunun bir önemi yok. On gün boyunca sınırsız alışveriş yap kartı kullanmaktan çekinme. Çünkü bu hakkın."

Başka bir sarılmayı başlatmıştı.
Uçak için anons verilince sarılmamız sonlanmış. Ben valizimle ilerlemiştim.

____

Uçaktan indiğim gibi taksiye binmiş evin adresini vermiştim.
Yolculuk boyunca hasret kaldığım manzarayı seyrettim. Fotoğraflamayı unutmamıştım.

Ücreti ödemiş eve gelmiştim. Anahtarı benim için saksının içine koymasını söylemişti. Uçaktan iner inmez beni aradığında haber vermişti.

Eve girdim. Kapıyı kapatıp kimsenin beni görmediğinden emin olunca yerimde tepinmiş mutluluğumu yaşamıştım. Sonunda başarmıştım. Özgürdüm.

Minik evi turlama işim bitince açlığımı hatırlatan midem olmuştu. Mutfağın yolunu tuttum. Buzdolabını bir ümitle açmıştım. Ama boştu. Bu alışveriş demekti.

Eşyalarımı yatacağım odaya bıraktım. Pencereleri açmak için adım attığımda komodinin üzerindeki not ve telefonu gördüm eğilip aldım.

Biliyorum gerek yoktu. Ama yanında başka bir telefon olsun istedim. İletişimimizi burdan rahatça yapabiliriz. Kendine dikkat et. Eğlenmeye bak. Hatta bir çıtır bul. Zamanı geldi de geçiyor.

Düşünceli ve komik arkadaşım. Burda olmamasına rağmen burda gibiydi.

Telefonu yanıma alıp çıktım.
Çok uzağımda olmayan markete girmiştim. Yürüdüğüm için biraz terlemiştim. Marketin içecek bölümüne girip dolaptan bir teneke kutuyu aldığım gibi boynuma koydum. Serinlik iyi gelmişti. Aynı işlemi yanaklarım içinde uyguladım.
İçeceği alıp çıktım.

Sokak yemeklerini yemeyeli neredeyse 4 yıl oluyordu. Özlediğim ne varsa hepsini yapmak istiyordum. Kısa sürede olsa bunun tadını çıkarmalıydım.

Kokusunu takip edip bulduğum yerde bir güzel karnımı doyurmuştum.

Eve gitmek için kalktım. Fazla uzaklaşmış olmalıyım. Yabancı gelmişti sokaklar. Belki de hava karardığı içindi. Biraz daha ilerledim. Yorulmuştum. Saat farkı ve yol yorgunluğu yemek yedikten sonra daha da çok belli etmeye başlamıştı kendini. Ayaklarım artık yürümek istemiyordu. Yakınlarda taksi tabelası görmüştüm. Bu güzel görüntü beni mutlu etmişti. Hızlı adımlarla ilerlemeye koyuldum.

Taksiye binmek üzereyken taehyung aramıştı. Aramayı sonra cevaplandırmak için kapatıp cebime koydum telefonu. Ve o sıra cüzdanımın yokluğunu fark etmiştim. İki cebimi kontrol ettim hemen son olarak çantama da baktım. Yoktu. Düşürmüş olmalıyım. Ben şimdi ne yapacaktım. Kimliğim, kartlarım..
Lanet olsun!

**

Geldiği tüm yolu geri yürümüş, bakmadığı yer kalmamıştı. Yemek yediği yerleri bile dolaşmış ama bulamamıştı. Yaptığı stres yorgunluğunu unutturmaya yetmişti. Eve yürümek zorundaydı. Busan'da beş parasız kalıp bu on günü nasıl berbat etmeyi başarmıştı? Kendini sorguluyordu.

Evi bulması zor olmuştu ama bulabildiği için şanslı hissediyordu. Taehyung'u arayıp başına gelen bu durumu anlattı. Arkadaşı çözüm olarak şuan için uyuması gerektiğini önermişti. Oda buna uydu. Uyumayı tercih etti.

__

"Bay Park, efendim. Jimin' in kartından yüklü bir alışveriş yapılmış.." konuşması yarım kalmıştı.

"Evet, bunda bir sorun mu var. Oğlum istediği gibi kullanabilir kartını"

"Ama efendim. Bu kart Kore'de hatta Busan'da kullanılmış.. hemde bugün"

Elindeki dosyayı masanın üzerine fırlatmış ayağa kalkmıştı. Nasıl olabilirdi. O Londra'daydı. Bu imkansızdı.

"Telefonumu bana getir hemen"

"Tabi efendim."

Eli ayağı birbirine girmişti. Oğlu nasıl olurda burda olabilirdi. Hatta Busan'da olabilirdi. Bu şaka olmalıydı ya da kabus. Oğlu annesinin büyüdüğü hatta bir zamanlar yaşadığı yerde olmamalıydı. O habersiz böyle bir şey yapmazdı.

Telefonu eline alır almaz Jimin'i aradı. Çalıyordu. Birkaç çalıştan sonra açılmıştı.

"Babacığım, şuan kütüphanedeyim. Dersten sonra ararım seni olur mu?"

"Tabi ki derslerini dikkatlice yap."

Bay Park bu sözleri duyunca rahatlamıştı. Ama içinde bir şüphe oluşmuştu. Dersi bitince görüntülü konuşacaktı. Bu kart olayını da araştırmayı hızlandıracaktı.

Bad Romeo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin