Her şeyden önce kendinize yalan söylemeyin.
-DostoevskyDoktorum gitmiş bense öğrendiğim mutlu haberle odamda etrafa gülücükler saçıyor, bir yandan karnımı tutup bebeğimin burda oluşunu kutluyordum. Tabi bu mektup yazdığım kalemi görünce silinmişti. Jungkook bebeğimizin yaşadığını bilemeyecekti.
Onun da bilmesini isterdim. En azından mutlu olurdu. Tabi olmayada bilir...
Bir kızımız mı yoksa bir oğlumuz mu olacaktı. Babasına benzeyen bir kızımız veya oğlumuz..
Cinsiyetin bir önemi yoktu. Sorunlar ve aksilikler olmadan onu kucağıma alacağım günü bekleyecektim. O güzel kokusunu içime çekip onu öpücüklere boğacak ve çok sevecektim.
Babası da severdi. En az benim kadar yani severdi umarım. İçimdeki bu tarif edemediğim duygu canımı yakıyordu. Onu düşünmek acıtıyordu. Onunla olan hayallerim güzeldi. Ona kızgınken bile onu düşünüp özlemem..biliyorum ondan hoşlanıyorum belki de bebeğimiz olduğu içindi.
Son olanlardan sonra ben Jungkook'u nasıl affedecektim. Benden aldığı bir beden varken.
Yoongi hyung içeri elinde çilekli sütle gelmişti. Eskileri hatırlamış olmalıydı. Bize Mama çilekli süt verirdi. Babam vermesine kızardı gerçi ama o gizli gizli bize verir içtiğimizden de emin olurdu.
"Onu özlüyorum."
Sütü bana uzattı ve "Bende özlüyorum"
Sütü içmeye çalışırken onun kıvranışlarını gördüm. Söylemek istediği her neyse onu zorluyor olmalıydı. İlk lafı ben açmamayı seçtim. Gayet normal bir yavaşlıkla sütü içiyordum çok geçmedi.
"Jimin..bunu söylemek çok zor benim için ama doğruyu bilmeni istiyorum."
Oturduğu yerden kalktı. Kapının iyice kapalı olduğundan emin olunca oturdu.
"Jungkook...o yapmadı. Dadını hatta dadımızı Jungkook öldürmedi, Bay Park yaptı. Jungkook ölmemesi için çabaladı."
"Hyung sen ne dediğinin farkında mısın? Tamam babam iyi biri değil fakat bu kadar da acımasız olamaz. O dadımı sever, sayardı."