Bu, hastalık sizin bildiğiniz hastalıklardan değil...
Aklımıza takıntı hastalığı gelebilir.
Ama tam tersi bu hastalık hastalığa aşık olma hastalığı...
Evet, yanlış duymadınız, hastalığa aşık olmak benim hobim.Yeter ki, hasta olayım... Ben, acıların kadını Bergen gibi, hastalıkların kadını Nermin...
Bu zamana kadar, yemeyip içmeyip giymeyip kendimden ödün vererek neredeyse üç kız evlat yetiştirdim.
Hani derler ya, kız evlat hayırlı olur diye..
Benimkiler deyim yerindeyse hayırsız çıktı.
Yaşlandıkça bana bakmaz oldular, hangisine gitsem kapıda kaldım.
Kimi, çocuğunu bahane etti, kimi de kocasını...
Besle kargayı, oysun gözünü deyimi, tam bu durum için geçerli.
Büyük kızımın kocası, "Bu kadın bu eve gelmeyecek." Dediğinde bir daha onlara adım atmadım.
Sanki, kalbim buz kesmişti. Biri eline alıp kalbimi parçalamıştı.
Ben de çareyi yaşlılar yurduna gitmekte buldum. Her ne kadar orada arkadaşlarım olsa da, bir yanım hep eksikti.
Onların bayramda çocukları gelirken, ben ise camın bir köşesinde çocuklarımın yolunu gözledim.
Her araba geçtiğinde işte geldiler dedim, ama umudum boşaydı.
O, araba asla yurda girmedi. Beni burada unutmuşlardı.
Kocam ise, hayırsız adamın tekiydi. İçkisi, kumarı eksik olmazdı.
Evimize kaç kere haciz geldi, ama bir şekilde onları ikna ettim.
Çocuklarım vardı ya, borcumu öderlerdi. Üzüntüden yemeden, içmeden kesildim.
En sonunda o kadar güçsüz kalmıştım ki, beni hastaneye kaldırdılar.
Hastanede ise doktorlara " Ben, ne zaman hasta olacağım doktor bey?" Diye sorduğumda hepsi şok geçirdi.
Normalde, kim hasta olayım diye mutlu olur ki, ama ben sırf evlatlarım yanımda olsun diye hasta olmayı seçtim.
Yeter ki, onlar bana bir kap yemek versin, benimle ilginlensin.
Allah'tan daha ne isterdim. Ben de bunu koz olarak kullanmaya karar verdim.
Doktor suratıma bakarak "Tiroit hastasısınız." Dediğinde neredeyse göbek atasım geldi.
İşte planımın ilk aşaması başlıyordu.
Benim küçük kızım, yurt dışında yaşıyordu.
İlk önce onu aradım. O, bu aile içinde en merhametli kişiydi. Çocukluğundan beri,nerede bir hayvan, ya da insan görse asla dayanamazdı.Ben de bunu bilmiş olduğumdan, ona bir naz niyaz, biraz da sitem ederek, onu yurtdışından getirdim.
Telefon açıldığında o kadar iyi rol yapmıştım ki, bayağı körü olduğu sesinden anlaşılıyordu.
Yarın ameliyata girecektim. Telefonu kapattığımda yüzümdeki tebessüm her şeye değerdi.
O, gece kızıma kavuşacak olmanın verdiği heyecanla uykuya daldım.
Sabahleyin ise onun telaşla kapıya vurmasıyla uyandım.
Kapıyı açtığımda karşımda bana dolu gözlerle bakan kızımı ve torunumu gördüm.
Onları neredeyse 3 senedir görmüyordum.Kızım yanıma gelerek "Anne, iyi misin, ne oldu sana? Doktor, ne dedi?" Diyerek hemen boynuma sarıldı.
Yüzümde oluşan sinsi gülümsemeyle ona daha sıkı sarıldım. Kendini geri çektiğinde yine o üzgün ruh halime bürünerek "Sorma, ben de anlamadım ki." Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hastalık Hobim/Tamamlandı
HumorKapak Çok Sevgili Arkadaşım, @unuciornseysi tarafından yapılmıştır. Emeğine sağlık ❤️ Bu Hikayede Hastalık, Sizin Bildiğiniz Türden Bir Hastalık Değil... Bu Hastalık, Hastalığa Aşık Olma Hastalığı..