39...

13 7 29
                                    

Nihayet uçağa bindiğimizde ise ikimiz de hiç konuşmadık. İlyas'a baktığımda ise sinirden elini yumruk yapmış, bir halde öylece oturuyordu.

Zaten siniri tepesindeydi. Bir de ağzımı açıp onu kızdırmak istemiyordum.

O yüzden vereceği tepkiden de korktuğum için ağzımı açmamaya karar verdim..

Uçak havalanmıştı. Hosteslerin biri gidiyor, biri geliyordu. Yolculara ne isteyip istemediğini soruyordu.

Sıra bize geldiğinde hostes bize bakarak " Bir şey ister misiniz?" Diye sorduğunda İlyas ona bakarak " Ben, sert bir kahve alayım." Dedi.

Hostes ona bakarak başını sallarken önünde bulunan kahve makinesinden bir bardağa kahve doldurup ona uzattı. Hostes bana bakarak " Peki, siz?" Diye sorduğunda ben de derin bir nefes alarak ona bakarken " Su, lütfen.". Dedim.

Gerginlikten dolayı dillim damağım kurumuştu. Hostes bana suyu uzattığı sırada ben de ona gülümseyerek kibarca teşekkür ederken suyu aldım.

Hostes yanımızdan ayrıldığı sırada ise suyumdan bir yudum aldım. Su, zar zor boğazımdan aşağı inerken, boğazımın yandığını hissettim.

Ama az da olsa rahatlamıştım. Oflayarak başımı cama yaslayarak dışarıya baktım. Aklımda Erhan vardı, acaba şu an ne haldeydi?

Polisler onu yakalamıştı kesin ceza alacaktı. Gözlerim bembeyaz bulutlara takıldı. Şöyle bir baktığımda insanlar o an gözüme küçücük gözüktü. İnsanoğlu olarak ne kadar da aciz varlıklardık oysa... Bunu kendini beğenmiş, kibirli insanlar için söylüyorum. Herkesi kendinden üstün gören insanlar..

Oturduğumuz evler, yürüdüğümüz sokaklar şimdi bir başka gözüme göründü. Buradan bakınca ne kadar da farklıydı.

Tam o esnada ise kaptanın " Sevgili, yolcular! Şu anda yerden 1500 metre yükseklikte bulunuyoruz. Hepinize iyi yolculuklar dilerim." Diyen sesi duyduğumda tekrar camdan bakmaya başladım.

Nihayet Marmaris'e indiğimizde ise kaptan " Sayın, yolcular! Marmaris'e inmiş bulunuyoruz. Tekrar yeni bir uçuşta görüşmek dileğiyle.. Bizi tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz.". Dediğinde ise herkes ayağa kalkarak eşyalarını almaya başladı.

Eşime baktığımda o da  bana bakarak  " Hadi, inelim yavaş yavaş."  Derken bir yandan da  valizi eline aldı

Ben de ona bakarak başımı sallarken ayağa kalktım. Onun peşinden uçaktan indiğimde etrafıma baktım

Burası, İstanbul'dan daha sıcaktı. Sanırım 40 derece vardı. Öyle ki sıcaktan terlediğimi hissediyordum. Hemen otele gidip kendimi duşa atmak istiyordum.

Kocaman etrafında  yemyeşil ağaçların olduğu havaalanının ortasında durmuş, ne yapacağımı düşünürken eşime bakarak "  Şimdi ne yapacağız?" Diye sorduğumda eşim de bana bakarak  başıyla az ötede duran taksileri işaret ederek " Taksiye binip otele geçeceğiz. Yakın zaten hadi." Derken önden ilerledi.

Ayaklarım yorgunluktan bitmiş durumdaydı. Kendimi zar zor bir halde onun peşinden sürüklerken eşim de taksinin birine yaklaşarak şoföre " Merhaba, müsait mı acaba?" Diye sorduğunda şoför de ona bakarak başını sallarken " Tabiki, buyurun." Dedi.

Eşim ona elinde bulunan valizi uzatırken ben de yanlarına gelmiştim. Eşim arka kapıyı açarak, oturmam için bana baktığında ben de önden taksiye bindim.

Eşim de yanıma oturduğunda şoför de taksiyi sürmeye başladı. Yola koyulduğumuzda etrafa hayranlıkla bakıyordum.

Burası, sıradan bir şehir merkeziydi. Otele gitmek için şehir merkezinden çıkarak bir süre daha yol gittikten sonra da en sonunda kocaman yemyeşil bir ormanın içine girdik..

Hastalık Hobim/Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin