Yaren....
Sabaha karşı kapının açılmasıyla gözlerimi zar zor açtım.
Kapıya baktığımda gelen polis memuruydu. Bana bakarak "Hadi kalk bakalım. Bugün duruşma var. Araç bekliyor, adliyeye gideceksin." dediğinde ona bakarak başımı salladım.
Sahi bugün benim duruşmam vardı değil mi?
Yerimde oturup bir süre gerindim. Tahta sandalyede yatmaktan her tarafım tutulmuştu.
Neredeydi benim o kuş tüyü yastığım. Sıcacık yatağım. Ah! Nasıl özlemiştim.
Yavaşça ayağa kalkarak kapıdan çıktığımda polis memuru da bileğime kelepçeyi taktıktan sonra birlikte merdivenlerden yukarıya çıktık.
O sırada annemleri gördüm. Gitmemiş, sabaha kadar burada mı beklemişlerdi yani?
Kim bilir nasıl uykusuz kalmışlardır. Annem beni görünce " Geliyor." Diyerek ayağa kalktığında babam da ayağa kalktı.
Annem yanıma gelerek " Kızım nasılsın yavrum?" Diye sorduğunda ben de ona üzgün bir şekilde bakarken " Bir mahkum nasıl iyi olabilirse öyle. Birazdan da ölüm fermanım verilecek." Dedim.
Annem bunu duyunca başını iki yana sallayarak bana baktığında " Yapma böyle. Sen katil değilsin. Bak adam yaşıyormuş. Belki de yakında çıkacaksın. Ümidini kaybetme emi kızım? Sabret." Dediğinde ona bakarak acı bir şekilde gülümseyerek başımı salladım.
O sırada polis memuru bize bakarak " Artık sanığı mahkemeye götürmem gerek. İzin verin lütfen!" Dediğinde babamla annem de geçmemiz için kenara çekildi.
Biz onların yanından geçerken ben de karakoldan çıkmadan önce son kez dönüp onlara baktım. Belki de bu son görüşümdü kim bilir....
Karakoldan çıkarak adliyeye gitmek için araca bindirildiğimde demir parmaklı camdan annemlerin de peşinden arabaya bindiğini gördüm.
Araç oradan ayrılırken bile gözümü bir kez olsun onlardan ayırmamıştım.
Yolda giderken iki jandarmanın ortasında ellerimde kelepçe öylece yola bakıyordum.
Doya doya ağaçları, kuşları görmek istedim. O yüzden de her anı hafızama tek tek kayıt ettim.
En sonunda araç kocaman yemyeşil bir bahçesi olan 5 katlı adliyenin önünde durduğunda demir kapı açıldığında jandarmalar önden indi.
Beni de indirdikten sonra da hep birlikte içeriye girdik. Uzun kocaman koridordan geçerek koridorun sonunda bulunan kocaman odanın önüne geldiğimizde kapının kenarına yaslanarak duruşma saatini beklemeye başladım.
Annemler de o sırada koşarak yanımıza geldi. Annem üzgün bir halde tam karşımda duran sandalyeye oturarak bana baktı.
Ben de ona baktım. O bana güç veriyordu. Bazen bir bakış bile insana mücadele etmesi için yeterdi.Söze gerek yoktu.
Bir saat sonra..
Nihayet tam yanımızda duran duruşma salonunun kapısı açıldığında içeriden çıkan görevli bize bakarak elindeki kağıdı okurken " Davacı Oğuz Koymaz davalı Yaren Korkmaz, duruşma salonuna." Diye sorduğunda biz de kocaman duruşma salonuna girdiğimizde avukatım da gelmiş orada beni bekliyordu.
Demek ki annemler parayı bir şekilde bulmuş olacak ki avukat tutmuşlardı.
Avukat kadının yanına gelerek, ona " Merhaba." Diyerek gülümsedim. O da bana bakarak" Merhaba Yaren. Ben senin avukatın Zülal. Artık dava boyunca beraberiz." Dediğinde bunu duymak biraz olsun iyi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hastalık Hobim/Tamamlandı
HumorKapak Çok Sevgili Arkadaşım, @unuciornseysi tarafından yapılmıştır. Emeğine sağlık ❤️ Bu Hikayede Hastalık, Sizin Bildiğiniz Türden Bir Hastalık Değil... Bu Hastalık, Hastalığa Aşık Olma Hastalığı..