30..

18 7 30
                                    

Yaren....

Annemin sabah " Yaren, kalk. Dayımın kızı doğum yapmış. Onu görmeye gideceğiz." Diye bağırarak odama girmesiyle gözlerimi açtığımda oflayarak yan tarafa döndüm.

Annem bir yandan perdeleri açarken bir yandan da hala bana " Hey, kime diyorum. Kalk kız. Daha bebek için takı alacağız." Diye bağırmaya devam ediyordu.

Dün zaten yeterince yorulmuştum. Akşama kadar oradan oraya koşturmaktan canım çıkmıştı. Bir de bununla uğraşmazdım.

Yatakta doğrulduğumda anneme yorgun gözlerle bakarken " Anne, ya bu sefer bari beni evde bırakın. Ben de rahat rahat uyuyayım. Olmaz mı?" Diye sordum.

Annem iki elini beline koyarak " Yavrum, ben seni evde yalnız bırakamam. Aklım sende kalır benim. Hem ta Edirne'ye gideceğiz. 2 saatlik yol. Bunun depremi var, tsunamisi var." Diye yine kafasından uydurmaya başladığında derin bir nefes alarak ona bakarken elimi teslim oluyormuş gibi kaldırarak " Tamam Nermin Sultan. Bir şey demedim. Yine senaryo üretmeye başladın sahi sen senarist filan olsana bak. Çok para var bu işte." Diye cevap verdim.

Annem  bana bakarak bir anda terliği ayağından çıkartmasıyla o an yerimden uçarcasına kalktım. Kapıyı kapatmamla annem terliği çoktan kapıya fırlatırken " Dalga geçme anneyle." Diye bağırdı.

Neyse ki bir süre sonra sakinleşmişti. Odadan çıktığında ben de mutfaktaki masaya kahvaltıyı hazırlıyordum.

Hep birlikte güzel bir şekilde kahvaltımızı ettikten sonra da Edirne'ye gitmek için evden çıktık.

Yanımıza sadece iki gün için kıyafet almıştık. Zaten çok kalmayacaktık.

Annem yolda giderken telefonunu çıkartarak hemen yengemi aramaya koyuldu.

Telefon çaldı çaldı ve en sonunda karşı taraftan ise " Alo, Gönül." Diyen bir ses duyulduğunda annem ona gülümseyerek " Yenge, biz şimdi evden çıktık. 1 saate orada oluruz. Sen hazır mısın?" Diye sordu.

Ben de merakla onu dinlemeye başladım.Yengem de " Ben, hazırım yavrum. Sizi bekliyorum." Dedikten sonra da telefonu kapattı.

Yengem önden gitmeyip, bizimle gelmek istemişti.

Eniştemin arabasına binerek ilk önce yengemi almak için Gaziosmanpaşa'ya gittik.

1 saat sonra...

Araba uzun dar bir yoldan geçerek en sonunda kocaman 3 katlı önünde kocaman  bir bahçesi olan bir evin önünde durduğunda arabadan inerek eve gitmek için merdivenlerden yukarıya çıkmaya başladık.
Yengem bahçenin bir kısmına meyve bir kısmına da çiçek ekmişti.

Kapıyı çaldığında içeriden ilk önce adım sesleri geldi. Ardından da telaşlı " Geldim, geldim." Diyen bir ses duyuldu.

En sonunda kapı açıldığında simsiyah saçları olan, esmer tenli, kısa boylu, 50 yaşlarında olan  yengem bize bakarak " Çok bekletmedim, değil mi?" Diye sordu.

Hepimiz ona bakarak başımızı sallarken annem de ona gülümseyerek bakarken " Yok, yenge. Biz de zaten şimdi geldik."  Dedi.

Yengem " Durun, bir saniye."
Dediğinde merakla ona baktığımda yengem  montunu ve çantasını eline alarak kapıdan çıktı.

Kapıyı kilitledikten sonra da bize bakarak " Şimdi, gidebiliriz." Dediğinde hepimiz merdivenlerden aşağıya indik.

Hep birlikte arabaya bindiğimizde yola devam ettik. Yolda giderken aklıma gelen fikirle teyzeme bakarak " Berkay nerede o gelmeyecek mi?" Diye sorduğumda o da bana bakarak başını iki yana sallarken " Sen, ne zaman memlekete gittiğini gördün. Şimdi bir kız arkadaşı var, onunla takılıyor. Zor görüyoruz oğlumun yüzünü." Dedi.

Hastalık Hobim/Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin