16...

15 12 18
                                    

Düğünden konvoy eşliğinde yine çıkmıştık.

Kaynım, kocaman yemyeşil bir bahçesi bulunan sitenin içinde bir apartmanda daire tutmuştu.

Apartmanın önünde durduğumuzda  hepimiz arabadan indik.
Kaynım o sırada hepimize tek tek bakarak " Bu gece yanımda olduğunuz için hepinize teşekkür ederim. İyi ki varsınız." Dediğinde hepimiz ona gülümseyerek baktık.

Eşim kaynıma bakarak " Gel, buraya." Dediğinde sımsıkı sarıldı.

Bir süre öylece kaldılar. Ayrıldıklarında ise o an hiç beklemediğimiz bir şey oldu.

Eşim kaynım arkasını döner dönmez onun sırtına bir yumruk atmasıyla gözlerim kocaman açıldı.

Öğrendiğime göre onlarda adetmiş. Yeni evlenen adamın sırtına yumruk atarlarmış, anlamını hala çözemedim ama neyse!

Kaynım yüzünü buruşturup ona gülümsedi.

Ardından da, eltimle beraber apartmandan girdiler. Onlar gözden kaybolana kadar, bir süre arkalarından baktık.

Eşim bize bakarak " E, hadi geç oldu. Eve gidelim." Dediğinde arabaya doluştuk.

Eve geldiğimizde bugün çok güzel geçmişti her ne kadar dansları garip gelmiş olsa da..

Ertesi gün..

Sabahleyin erkenden kalkıp güzelce kahvaltı ettik. Bugün, eşim bizi gezdirecekti.

İlk durağımız da, Anıtkabirdi. Yaren bunu duyunca sevinçten havalara uçmuştu.

Üstümüzü değiştirdikten sonra da, Anıtkabir'e gitmek için taksiye bindik.

Gideceğimiz yer 12 kilometre uzaklıktaydı.

12 dakika sonra..

Nihayet kocaman kahverengi taştan olan Anıtkabir'in önünde durduğumuzda taksiden indik.

Kocaman merdivenlerden çıkarak, her iki yanında bulunan üniformalı askerlerin arasından geçerken, Yaren heyecanla etrafa bakıyordu.

Bize bakarak " Aslında, burayı hiç görmedim. Hep derslerden biliyorum, okul getirecekti." Dedi.

İçeriye girdigimizde burası da, çok güzel kocaman bir yerdi. Hemen girişte bulunan anıt yerine aldığımız çiçekleri koyduk.

Bir süre öylece saygı duruşunda bulunduk. Hepimizin gözleri dolmuştu. Bir süre sonra da, anıt yerinin hemen önünde bulunan uzun sehpanın üzerinde ki, anı defterine Atatürk'le ilgili düşüncemizi yazdık.

Öğrendiğime göre, Atatürk'ün mezarı bu, anıtın yer yer altında olan kapalı bir odada bulunuyordu. Ama oraya giriş yasak olduğundan herkes buraya çiçek bırakıyordu.

Anıt yerinden ayrılarak, diğer yerlere bakmaya başladık.

Ayrı ayrı  duvarlarda Atatürk'ün o zamanki fotoğrafları bulunuyordu. Kimi savaş alanından, kimi de, arkadaşıyla..

Koridorun sonunda bulunan kocaman odaya girdiğimizde ise burası da, silisüyon odasıydı.

Odanın tam ortasında bulunan heykeller vardı. O kadar canlı gibiydi ki, sanki o zamanı yaşıyor gibiydim.

Resmen nutkum tutulmuştu. Arka taraftan ise silah sesleri geliyordu

Her ne kadar insana ürkütse, de buraya bayılmıştım.

Ardından da, uzun taşlı iki yanında bulunan rengarenk çiçeklerin bulunduğu yolda yürüdük.

Eşim bize bakarak " Hadi, size bir sürprizim daha var." Dediğinde şok olmuş bir halde ona baktım.

Hastalık Hobim/Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin