Eşim sabah erkenden kalkıp, mezarlığa gitmek üzere hazırlanmıştı.
Kaynım da, gelmek istemiş ama eşim bu teklifi yalnız kalmak istediği için kibarca reddetmişti.
Mezarlığa gideli neredeyse iki saat oluyordu. Bugün Ankara'da son günümüzdü.
Yaren heyecanla yanıma gelerek bana " Anne?" Diye sorduğunda ona merakla bakarken " Efendim?" Diye sordum.
Yaren heyecanla bir oraya bir buraya gidip gelirken, onun bu hareketinden dolayı başım dönüyordu.
Oflayarak ona bakarken " Kızım, sabahtan beri dönüp duruyorsun artık yeter! De, ne diyeceksen?" Diye çekiştim.
Yaren de, bana bakarak " Tamam, tamam. Halam gitmeden bizi evine davet etti. Hem, Konya Camisini gezeriz. Mevlana gösterisi de, oluyormuş. Onu görürüz. " Diye sordu.
Ben de, ona bakarak " Bilmiyorum, baban gelsin. Konuşuruz." Dedim.
Tam o esnada kapı çalmıştı. Yaren ayağa fırlayarak, odadan " Babam geldi." Derken çıktı.
Onun bu deli dolu haline gülerek " Dur, kızım düşeceksin." Dedim.
En sonunda eşimle birlikte odaya girdiklerinde Yaren ona bakarak " Baba, halam aradı. Bizi Konya'ya davet ediyor. Gider miyiz?" Diye sordu.
Eşim de, ona hiç kıyamazdı. Onun saçından öperken, " Tamam gideriz. Ertesi gün de, döneceğiz zaten. Hem kuzenlerini görmüş olursun." Dediğinde Yaren neredeyse uçarak odaya girdi.
Telefonun sesinden anladığım kadarıyla kuzenleriyle çoktan plan yapmaya başlamıştı bile...
Son akşam yemeğimizi yedikten sonra erkenden yattık.
Yarın, erkenden kalkıp, hızlı trenle Konya'ya gidecektik. Ankara ve Konya arası nerdeyse 2. buçuk saatti.
Hayatımda hiç tren yolculuğu yapmamıştım. Bu, benim için bir ilk olacaktı.
Sabahleyin..
Annemin elini öperken, o da bana bakarak " Hadi, kızıma çok selam söyleyin. " Diye cevap verdi.
Gara gitmek için taksi çağırmıştık. Taksiye bindiğimizde anneme bakarak el salladım. Taksi hareket ettiğinde annem de elimde tuttuğu sürahiden arkamızdan su döktü.
25 dakika sonra..
Nihayet kocaman kahverengi renkli olan, Ankara garına geldiğimizde taksiden indik.
Bavulları alarak, gara doğru ilerlemeye başladık. Merdivenlerden yukarıya çıktığımızda az da olsa kalabalık vardı.
Bayram dönüşü olduğundan herkes evine dönüyordu.
Hep birlikte ayrı ayrı siyah renkli koltuklara oturarak, Konya'ya gidecek treni beklemeye başladık.
Bir kaç dakika sonra da, trenin anonsu duyulduğunda eşim bize bakarak " Hah, işte bizim tren geldi, hadi." Diyerek önden ilerledi.
Tren tam önümüzde durduğunda kapı açılmıştı. Dikkatli bir şekilde trene binerek, uzun koridorda ilerledik.
Eşime bakarak, " Bizim koltuk numarası ne?" Diye sorduğumda eşim elindeki üç bilete bakarak " No 1, 2 ve 3." Dedi.
Yerimizi görmek için başını kaldırdığında tam kapı girişinde cam kenarında bulunan yan yana üç koltuğu işaret ederek, " Hah, işte burası." Diyerek önden ilerledi.
Cam kenarı olmadı ayrı güzeldi. Önümde insan olmasından hoşlanmazdım. Önümüzdeki kocaman camdan etrafı rahat rahat izleyecektim.
Yolculuk yaparken de, sabah yolculuğuna bayılırdım. Gece karanlık olduğundan dolayı hiç bir şey göremiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hastalık Hobim/Tamamlandı
HumorKapak Çok Sevgili Arkadaşım, @unuciornseysi tarafından yapılmıştır. Emeğine sağlık ❤️ Bu Hikayede Hastalık, Sizin Bildiğiniz Türden Bir Hastalık Değil... Bu Hastalık, Hastalığa Aşık Olma Hastalığı..