13/Şehit

40 14 25
                                    

Şırnak....

Cihan, her zamanki gibi sigara içmek için nizamiyenin  bahçesine çıktı.

Aklında, güzeller güzeli eşi ve dünyalar tatlısı kızı vardı. Onlar da, onunla birlikte gelmişlerdi. Cihan, eşine " İstersen, ailenin yanında kal, ben izin günlerimde gider gelirim." Demişti.

Ama karısı ona gülümseyerek " Olmaz, sen nereye biz oraya." demişti. Cihan, ne kadar diretse de, karısını ikna edemedi.

Eşi de, onun gibi askeriyede çalışıyordu. Gülümseyerek karısının güzel yüzünü iki eli arasına almıştı. Alnına sımsıcak bir buse kondurduktan sonra da, karısı onun omzuna başını koymuştu. Birlikte gün doğumunu izlemişlerdi.

İçinden karısını arayarak, o güzel sesini duymak istedi. Sabah onu uyandırmamak için erkenden kalkıp, sessizce evden çıkmıştı.

Saate baktığında, sabahın sekiziydi. Henüz bu saatte uyuyor olmalıydı.

Tam o esnada arkasından gelen " Asker." Diyen sesi duyduğunda telaşla ayağa kalktı.
Karşısında duran komutanına baş selamı verirken, " Emredin komutanım." dedi.

Komutan ona bakarak " Rahat asker, rahat." Dediğinde Cihan da, duruşunu düzeltti.

Komutanının ne diyeceğini merak ediyordu. Komutanı ona bakarak " Bugün, diğer arkadaşlarınla göreve gideceksiniz. Teröristler bir köye saldırmış. Siz de, onu kontrol edeceksiniz. Ama dikkatli olun. Sağ salim buraya geleceksiniz. Anlaşıldı mı asker?"  Diye bağırdı.

Cihan da elini alnına koyarak, gür bir sesle " Anlaşıldı komutanım." Diye bağırdı.

Komutan başını sallayarak tam çıkış kapısında duran aracı işaret ederek " Asker. Araca bin." Dediğinde tabur da, araca bindi.

Araç karakoldan çıkarak, taşlı yolda köye doğru gitmeye başladı. Neşe içinde yolculuk ettikten sonra da, nihayet gidecekleri yere varmışlardı.

İki araçla köye vardıklarında araçlar arka arkaya park etti. Etrafta kuş dahi uçmuyordu. Bu, hiç hayra alamet değildi.

Ağaçların arasından kocaman tepenin üzerinde kurulmuş ayrı ayrı evler buradan gözüküyordu.

Bir evin önünde de, teröristin biri bir aşağı bir yukarı yürüyüp duruyordu.

Asker, Cihan' a bakarak " Şimdi, ne yapıyoruz, komutanım! Köyde, masum insanlar, çocuklar var. Bu, s.sizlerin yanına kar mı kalacak?" Diye sordu.

Cihan da, başını sallayarak " Hayır, Mühir. İlk önce bir plan yapacağız. İkişer gruplara ayrılacağız. " Diye cevap verdi.

Ardından da, askerlere bakarak sessizce koordinat söyledi.

Hepsi ayrı ayrı evin etrafında pervane oldular. Ardından da, onları gören terörist telaşla içeriye girerek " Heval, asker geldi." Diye haber verdi.

Başlarındaki adam da, sinirle bakarken " Hepsini indirin." Diye emretti. Yoğun bir çatışma sonunda bir tanesi bile sağ çıkamadı.

Cihan askere bakarak " Rehineleri alın, geri dönüyoruz." Dedikten sonra da, araca ilerledi.

O, önde, rehinelerle askerler hep birlikte araca bindiler. Cihan, ne olur olmaz diye önden gidecekti.

Bir kaç saat gittikten sonra da, nasıl oldu anlamadı, bir anda araç savruldu. Araba uçurumdan yuvarlanacakken, Cihan da, o  can havliyle araçtan atladı.

Ağacın altına doğru geri geri gittiğinde araç da, büyük bir gürültüyle üzerine düştü.

Cihan diğer arkadaşıyla orada şehit oldu.  Gözleri kapanmadan güzel eşinin kendine gülümseyerek bakan yüzü gözünün önünde belirdi.

Hastalık Hobim/Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin