20/ Ahlaksız Teklif

26 14 18
                                    


Sabaha karşı eşim trenden yer ayırmıştı. Yine bizi  yorucu bir yolculuk bekliyordu.

Hayır, yolculuk yapmak güzel de, bunun arkasından o getirdiğin her şeyi boşaltmak var ya işte o çok zordu.

O yüzden uzun yolculukları pek sevmezdim. Bu akşam görümcemin evinde son gecemizdi.

Yine o harika yemeklerinden tıka basa yemiş, çay faslına geçmiştik.

Biz böyle konuşurken, gençler de, başka odadaydı.

İşte ne olduysa o an oldu. Kızımın bir anda " Anne, baba?" Diye yüksek sesle bağırmasıyla şok olmuştuk

Kesin başlarına bir şey gelmişti. Ya da, hırsız filan mı, girmişti acaba.

Eşim hemen temkin amaçlı mutfağa koşarak eline tavayı almıştı.

Kendi kendime " Ne oluyor?" Diye söylendim. Kalbim hızla atıyordu.

Aklıma milyon tane düşünce gelmişti. Eşim bana başını sallayarak birden kapıyı son hız açtığında o an donakaldık.

Görümcemin küçük kızı, Ada delirmiş gibi elinde bıçakla ablasının karşısında duruyordu.

Ablası da, korku dolu gözlerle bakarken, yutkundu. Bir bize, bir kardeşi arasında bakışları gidip geliyordu.

Eşim yeğenimin yanına yavaşça yaklaşırken, korkudan ona "  Dikkatli ol." Diye bağırdm.

Her an bir dikkatsizlik sonucu büyük bir felakete maruz kalabilirdik.

Eşim de, bana gülümseyerek, " Korkma." Dedikten sonra tekrar yeğenime baktı. Yeğenim sanki bu dünyada değilmiş gibiydi. Öfke dolu gözlerle ablasına bakarken, derin derin nefes alıp veriyordu.

Ne olmuştu da, bu hale gelmişti. Eşim yeğenime doğru geldiği sırada o an yeğenimle göz göze geldiler. Yeğenim Ada, bir anda öfkeyle eşime ' Yaklaşma." Dediğinde eşim de, elini kaldırarak ona sakin olmasını işaret etti.

Eşim ona bakarken " Tamam dayıcım, yaklaşmıyorum. Bak,  burada duruyorum. Ne oldu sana, hadi kim kızdırdı seni, anlat bana? Bak, söz hiç bir şey yapmayacağım. Tamam mı?" Diye sordu.

Ama yeğenim onu duymamış gibi ablasına bakarken " Onun yüzünden, öldüreceğim onu." Derken ileri doğru bir hamle yapmasıyla hepimiz küçük bir çığlık attık.

Eşim onun önüne geçtiğinde bu hamlesi onun  tarafından engellenmiş oldu.

Eşim ona bakarken sakin bir ses tonuyla " Hadi, ver şimdi o bıçağı, yapma bak daha çok gençsin. Sen ablanı öldürdüğün zaman ne olacak, sanıyorsun? Ablan mezara, sen genç yaşta ıslah evine gideceksin. Bunu mu, istiyorsun gerçekten?" Diye sordu.

Herkes Ada'nın bunun üzerine ne yapacağını merakla beklerken, eşim bu sefer de, görümcemi işaret ederek, Ada'ya " Bak, annene. Onun halini görmüyor musun, sen içerideyken, o da burada mahkum olacak. Asla yüzü gülmeyecek."  Dediğinde Ada annesine dolu gözlerle baktı.

O an elinde sıkı sıkı tuttuğu bıçak bir anda yere düştü. Ada, dolu gözlerle birden " Aaa!" Diyerek kendini yere attı.
O an herkes derin bir nefes almıştı.

İşte başarmıştık. Bir gencin hayatı daha kurtulmuştu. Eşim ona sımsıkı sarılarak onu teselli ederken, Ada hala onun kollarında ağlamaya devam ediyordu.

Bu anı, herkes dolu gözlerle izlemeye başladı.

Ada kendine geldiğinde ablasına bakarak " Ben," dedi. Sustu konuşamadı sanki boğazında bir düğüm vardı.

Hastalık Hobim/Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin