Yaren...
Yemek faslı bitince annem bana bakarak " Kızım, sofrayı topla da bir çay koy. Şöyle bahçeyi izleyerek keyif çayı içelim." Dediğinde ben de ona bakarak başımı sallarken " Tamam, anne." Diyerek ayağa kalktım.
Teker teker sofradaki tabakları mutfağa götürdüm. Ardında da çay suyunu ısıtmak için ocağı yaktım.
Su bir yandan kaynarken ben de bulaşıkları yıkamaya başladım. Tam o esnada telefonum çaldığında kendi kendime "Allah Allah kim bu sabahın köründe beni arayan?" Diye söylendim.
Telefon ısrarla çalmaya devam ediyordu. Kapanacak olmasından korkarak hemen kirli ellerimi yıkayıp salona koştum.
Sahi telefonu nereye koymuştum? Kendi kendime bir yandan telefonu ararken bir yandan da sinirle " Nerede bu telefon ya?" Diye söylendim.
Bir şeyi bir yere koydum mu onun yerini hemen unuturdum. Ara ara asla bulamazdım. En kötü huyum buydu.
Kan ter içinde kalarak en sonunda telefonu bulduğumda " Hah, buradaymış." Diyerek arayanın kim olduğunu görmek için ekrana baktığımda arayan Ece'ydi.
İyi de bu kız durduk yere niye arıyordu şimdi? Kesin işi düşmüştür yoksa niye arasın değil mi?
Açmadan önce ekrana bakarak sinirle " O, Ece hanım! Siz beni arar mıydınız? Ya!" Diye söylendim.
İçimden bir ses trip at açma diyordu ama ne diyeceğini deli gibi merak ediyordum.
Hafifçe öksürdükten sonra telefonu açtığımda soğuk bir ses tonuyla" Efendim?" Dediğimde karşı taraftan da Ece üzgün " Alo, Yaren? Nasılsın?" Diye sordu.
Ona " İyiyim, sen?" Dediğimde hemen ses tonundan anlamış olacak ki " Ya, biliyorum. Bana bozuksun. Ama bak sana söz kendimi affettireceğim." Dediğinde tek kaşımı kaldırarak onu dinlemeye başladım.
Ona " Nasıl olacakmış o?" Diye sorduğumda Ece de bana zoraki gülümseyerek " Bugün bütün günümü sana ayırmak istiyorum. Hem böylece gönlünü de alırım. Diyorum ki üç kız buluşup bir şeyler mi yapsak? Ne dersin, hem değişiklik olur?" Diye sordu.
Aslında iyi fikirdi ama yelkenleri hemen suya indirmemem gerekiyordu. Derin bir nefes alarak ona " Aslında benim." Diyecektim ki Ece hemen lafa girerek " Ya, hadi evet de. Bak! Sana söz çok eğleneceğimiz bir gün olacak. Ben diyorum ki sinemaya gidelim. Çok güzel bir film gelmiş." Dedi.
Ona her ne kadar kırgın olsam da asla kıyamazdım. O benim bu hayatta sahip olduğum tek dostumdu.
Derin bir nefes alarak başımı sallarken " İyi, peki. Anneme bir sorayım. Eğer tamam derse sana haber veririm olur mu? Peki saat kaçta buluşacağız?" Diye sorduğumda o da bir süre durdu.
Merakla ne diyecek diye kaşlarımı çatarken Ece en sonunda dayanamayıp " Öğlen 1. Olur mu?" Dedi.
Ona " Tamam, öğlen birde AVM de buluşuruz. Görüşmek üzere." Dedikten sonra da telefonu kapattım.
Aceleyle balkona çıktığımda annemler de sohbet ediyordu. Beni görünce annem hemen
" Ne oldu, kızım?" Diye sordu.Artık kadın kötü habere o kadar alışmış olacak ki her seferinde yüreği ağzına geliyordu.
Onun o, telaşlı yüz ifadesini görünce hemen onu yatıştırmak adına gülümseyerek " Sakin ol, annem! Kötü bir şey yok. Hani bu Elçin teyze'nin yeğeni Ece var ya?" Dediğimde annem de merakla " E, ne olmuş ona?" Diye sordu.
Babam da merakla bizi dinliyordu. Anneme bakarak " Ya, işte. Bugün beni aradı, özlemiş, buluşalım mı? Diye soruyor." dedim.
Annem de en az benim kadar şaşkındı. Ona hep Ece'yle olan derdimi anlattığım için kadın bıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hastalık Hobim/Tamamlandı
HumorKapak Çok Sevgili Arkadaşım, @unuciornseysi tarafından yapılmıştır. Emeğine sağlık ❤️ Bu Hikayede Hastalık, Sizin Bildiğiniz Türden Bir Hastalık Değil... Bu Hastalık, Hastalığa Aşık Olma Hastalığı..