Merhaba tekrardan,
Oy vermeyi, yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen.
Medyaya şarkı koymadım bu sefer, size bıraktım. Ama isterseniz buraya şarkı önerisi bırakabilirsiniz;
Keyifli okumalar dilerim.
-
"Scott!" diye kendimi yırtarcasına bağırdım. Boğazımın yanması umurumda bile değildi. Yalnızca onu kurtarmak istiyordum.
Avcılar etrafımızı sarmıştı, kaçacak şansımız yoktu ve Scott'a ateş ediyorlardı ellerindeki büyük silahlarla.
"Yapmayın lütfen!" Ağlamaklı çıkan sesimle bir kez daha umutsuzca bağırdım durmaları için.
Yerde sayamayacağım kadar ceset yatıyordu. Birkaçı sürümüzdendi. Ve tam ayaklarımın dibinde Stiles'ın kanlar içinde kalmış bedeni duruyordu.
Yere çöküp ağlamaya başladım sarsılan bedenimle. "Durun lütfen.." diye fısıldadım. Ancak durmadılar. Hepsi nefretle bakan gözlerini Scott'a dikmişti. Hiç ara vermeden kurşun yağdırıyorlardı.
Scott dizlerinin üzerine düşünce, kestiler ateş etmeyi.
Gözlerimden akan yaşlarla izliyordum öylece. Hareket edemiyordum. Biri beni tutmuş gibiydi. Yalnızca ağlıyordum yanan canımla.
Scott'ın arkasından biri belirdi. Onunla beraber uçuşan yaprakları görebildim. Bir Hayalet Sürücüsü Scott'ın tam arkasında duruyordu şimdi.
Olacaklar az çok beynimde canlanınca bir kez daha, olabildiğince yüksek sesle, "Hayır!" diye bağırdım.
Hayalet Sürücüsü elinde sıkıca tuttuğu kırbacı yukarı kaldırıp salladı. Tam o anda gözlerimin önündeki ekran deprem etkisi görmüş gibi gidip geliyordu.
"Scott!" Bağırmalarımı hiç duymuyorlarmış gibi, tüm avcılar ikisinden gözlerini çekmiyordu.
Hayalet Sürücüsü kırbacını Scott'ın boynuna dolayıp hızla çektiğinde, yeşil bir toz bulutu yayıldı.
"Hayııır!" Nefesim kesilene kadar çaresizce yerde bağırdım.
"Liam!" Arkamdan tanıdık bir ses beni kaldırmaya çalışıyordu. Ben de ondan kurtulmak için kollarımı kendime çekiyordum. "Liam uyansana! Kâbus görüyorsun!"
Ne ara sıkıca yumduğumu bilmediğim gözlerimi açtım bağırmayı kesip.
Odamdaydım. Yatakta, başımı yastığa gömüp, kendimi iki büklüm yapıp, ortaya çıkan pençelerimi yatağın kenarına batırmıştım. Diğer elimdeki pençelerim de yastığın arkasını deliyordu.
Theo olduğunu düşündüğüm kişi beni o lanet kâbustan çekip almıştı. Ve şimdi kastığım bedenime sarılıyordu arkadan. Sesimi kesmiştim ancak hâlâ titriyordum ve nefes nefeseydim. Her nefes alışım ciğerlerime ızdırap yaşatıyordu.
Yastığa gömdüğüm başımı kaldırdım gözlerimdeki yaşlarla. Yanağım ve yastığım sırılsıklam olmuştu. Terimle üstüme yapışan tshirtüme baktım. Sonra yatakta oturur bir pozisyona geçip sırtımı dayadım yatak başlığına.
Theo kolunu çekti benden ve aynı benim gibi sırtını dayadı.
Konuşmadık ikimiz de. O da öylece, bana bakıyordu. Üzgün bir ifade vardı yüzünde. Ve sanki, anlıyormuş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Should Know I'll Be There For You | Thiam
FanfictionLiam, her şey son bulduktan ve sürü dağıldıktan sonra asla eskisi gibi olamadı. Ta ki, o gece Theo'yla karşılaşana kadar. [06.03.2023 - ?]