Her şey bitti mi?
Kaos sever bir yazarım, nereye bitiyor her şey?!
Oy verip yorum yapmayı unutmayın,
İyi okumalar!
-
Mason ve Corey, yolun yarısında kaybolmuştu ve bunun sebebinin Michael olduğunu öğrendik. Michael onlara saklanan avcıların yerini ifşa etmişti ve bu da bizimkilerin aceleyle hiç düşünmeden oraya gitmesini sağlamıştı. Aptalca geliyordu kulağa. Fakat Mason ve Corey bulunduğumuz odaya girip gerçekten de saklanan avcıları Michael sayesinde bulup çoğunu bayılttıklarını söylediklerinde, kararlarına saygı duymak zorunda kaldım.
Alexa ise ölüm ve yaşam arasındaydı hâlâ. Michael onu kucaklayıp odadan çıkardı, nereye gittiğinin bir önemi bile yoktu. Özellikle de Theo için. Çünkü söylediğine göre o kesinlikle ölecekti.
Şimdi Mason ve Corey ikilisine burada olanları kısaca özet geçtiğimden bu yana sadece üçümüzün sesi çıkmıştı. Theo hiç konuşmadı. Sessiz kalmaya devam ederken Monroe'nun sonunu getiren bu odadan ayrıldık ve çıkışı aradık birlikte. Merdivenleri ve koridorları ve birbirinden eşsiz boğucu odaları atlatırken, ara sıra arkamı kontrol ediyordum ve bunun nedeni avcılardan dolayı değildi. Corey ve Mason yeniden kaybolmamalıydı.
Onları kontrol altında tuttuğumu anlayan Mason, "Dostum kaçmayacağız." dedi sakince ve gülmemeye çalışarak.
Corey gülerken gözlerimi kıstım şüpheyle. Daha sonra onlardan bakışlarımı çektim ve önüme döndüm ister istemez sırıtarak.
Eichen Evi'nin çıkış kapısına nihayet daha fazla sorun oluşmadan ulaşmıştık. Kapının biraz ötesinde, bahçede toplanan sürüyü görmem ile adımlarım hız aldı onların yanına gidebilmek için. Theo ve diğerleri de arkamdan gelip Scott'ın etrafında yerlerini aldılar yavaşça.
Scott herkes tamamlanınca hafif bir dalgayla, "Eichen'da savaşmak nasıl bir duyguydu?" diye sordu.
"En hafif tabiriyle heyecan verici." Derek hepimizin hissettiği duygulardan bir tanesini söyledi ve bu da bizim cevap vermemize gerek kalmadığını gösteriyordu. Yalnızca başımı salladım kısaca.
Fakat Scott'ın bizden beklediği başka bir cevap olduğu kesindi. Bu yüzden biraz daha ciddileşip aklında yer eden soruyu yöneltti bize. "Neden haber vermediniz?"
"Aslında haber verecektik ama.." diye başladığım cümlenin devamını getiremedim. İşte tam bu noktada, kendime bir savunma mekanizması açtım ve bir adım öne çıkarak benim de üzerime yığılan suç duyurusundan kurtulmak için tekrar ağzımı araladım. "Bekle, hayır. Neden tüm suça kendimi dahil etmeye çalıştım ki?" Biraz önce az kalsın bahane üreteceğim için kendimi de sorguladım herkesin önünde. Ardından peşinen suçluları göstererek, "Bu onlar yüzünden oldu." dedim uzaktan işaret parmağımın ucunu teker teker Mason'da, Corey'de, Nolan'da ve yanımdaki Theo'da gezdirirken.
"Sanırım biz.. sizi yardım için üçüncü tekerlek olarak kullanmak istemedik." Corey mahcup bir ses tonuyla suçlu oluşlarını kabul etti. "Kendi başımıza halletmek istedik."
Mason, Corey'nin açıklamasına ek getirerek, "Çünkü kasabaya göz kulak olmak için görevlendirilmiştik." dedi asıl sebeplerini söylerken.
"Bu yüzden en başından birinizi yardım için çağırmadık." Ve Corey sonuca vardı.
Büyük bahanelerini sunmuşlardı. Bu benim katımda geçerli değildi, henüz. Çünkü hâlâ Eichen Evi'nin lanet olası etkisindeydim ve bunu aşmam uzun sürecekti, biliyordum. Belki yeni bir travmaya daha hoş geldin diyebilirdim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Should Know I'll Be There For You | Thiam
FanfictionLiam, her şey son bulduktan ve sürü dağıldıktan sonra asla eskisi gibi olamadı. Ta ki, o gece Theo'yla karşılaşana kadar. [06.03.2023 - ?]