Bölüm otuz: Birlikte Duş Almak

334 37 271
                                    

Hi wolfianlar

Liam açısından devam ediyoruz.

Oy verip yorum yapmayı unutmayın,

İyi okumalar!

-

Çene çaldığım konuları hatırlamıyordum bile, sadece dün gereksiz gürültü yaratarak Theo'nun kafasının içine hasar bırakmıştım. Belki temiz hava çenemi kapatmamı sağlardı umuduyla bir ara dışarı bile çıkarmıştı beni. Yemek arası falan derken uyuya kalmıştık.

Ve şimdi ise geceyi sakatlanma olmadan tamamlayıp gündüze geçiş yapmıştık. İlk uyanan bendim ve kısa bir hayat sorgulayışının ardından yanımda arkası dönük şekilde yatan Theo'ya yönelttim bakışlarımı. Bana arkası dönüktü ve uyuyordu. Sarılmıyordu. Biz uykuya dalarken bana kollarını sarmıştı fakat şimdi pozisyon değiştirmişti. Uyku haliyle yaptığından emindim, ama ben bana dönmesini istiyordum. Böylesi çok eksik hissetmeme sebep oluyordu.

Yavaşça, yastıktan başımı ayırmadan sağıma çevirdim bedenimi. Bildiğim en iyi uyandırma taktiğimi uygulamak için önce elimi havaya kaldırdım hafifçe, ardından pençelerimi çıkardım ve sinsice pençelerimi Theo'nun çıplak sırtına doğru götürdüm. Ve evet, yine üstsüz yatmıştı benimle.

Pençelerim sırtına değdiği andan itibaren artık her şey onun için çok geçti. Tam olarak beş saniye içinde bana dönmezse canı yanacaktı. Ve ben beş saniyeyi beklemedim bile. Derisine pençelerimi birkaç santim geçirdim ve Theo sırtını gerdiğinde bile bırakmayıp aşağıya doğru kaydırdım parmaklarımı. Çiziklerden kan akarken Theo'nun bedeni pençelerimden uzaklaştı ve refleksle karışık hızla doğruldu. Şok ve acı karışımı bakışları ilk önce tabii ki bana doğru çevrildi. Sorguladı ve bunun gerçek olup olmadığını kontrol etmek için sırtına bakmasına gerek kalmadan havada tuttuğum elimi ve kan bulaşmış pençelerimi gördü.

"Canın resim çizmek istedi ve bunun için beni mi kullandın gerçekten?" diye tersleyerek sordu. Her ne kadar onu yataktan kötü kaldırmış olsam da bir yanı uykuluydu. Bu anlaşılıyordu.

Sırıttım, "Gerçekten." dedim onu tekrar ederek. Theo gözlerini kaydırıp başka yere baktığında, uzandığım yerden biraz dikleştim ve biraz önce pençelerini çıkardığım elimi bu kez onu uzandırmak için göğsünün tam ortasına baskı yaparak koyup, bedenini yatağa ittim. Kendini savunmak için bir şey yapamadan üstüne eğildim ve elimi göğsünden çekmeden kafamı omzuna yakın bir yere bıraktım. Nefesimi verdim ve gözlerimi kapattım rahatlığa kavuşmanın mutluluğuyla.

Theo buna inkar etmedi, o da bir kolunu altımdan geçirip belime doladı. Kalp atışlarının huzur veren sesi kulağımı çevreliyordu, tam olarak sakin ve mutluydum. Sanırım o da yavaştan agresifliğe kaçan duygularını değiştiriyordu ve sakinleşiyordu. Her ne kadar benim tarafımdan böyle uyandırılmak hiç hoşuna gitmemiş olsa da.

Daha sonra bedelini öderdim herhalde. O yüzden sorun yoktu. Ödeşeceğimizi bilmek umursamamamı sağlıyordu.

Bir süre öyle kaldık. Ben neredeyse yeni bir uykuya giriş yapacaktım. Ta ki, Theo sesini çıkarana kadar.

"Yanlış anlama ama.." diye başladığında kapanmak üzere olan gözlerimi açtım ve devam etmesini dinledim. "Ne zamandır duş almıyorsun sen?"

Bu sorusu hem kendi açımdan bir sorgulanmaya alınmıştı, hem de benden iğrendiğini sanmama neden olduğu için sinirlerimi bir anda tepeme çıkardı.

Kafamı kaldırıp, "Affedersin?" diye gözlerimi çok hafif kısarak ne demeye getirdiğini sordum ona. Hâlâ içten içe en son ne zaman yıkandığımı sorguluyordum aslında. Ama bunu yansıtmamakta kararlıydım. Ve Theo bunun üstüne sırıtarak güldüğünde kaşlarım çatılmıştı. Bu yüzden ona laf ettim. "Sen önce bu soruyu kendine sor."

You Should Know I'll Be There For You | ThiamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin