Bölüm yirmi üç: Ani Saldırı

289 31 218
                                    

Hi wolfianlar

Bugün Nana'mın doğum günü! İyi ki doğdun, iyi ki müthiş enerjinle beni tanıştırdın Nana, musmutlu yıllar dilerim!

nananinyorungesi <3

Oy verip yorum yapmayı unutmayın,

İyi okumalar dilerim!

-

"Koç-" Omzumdan tutup kıyafetimi çekiştirerek beni sahaya sürüklerken kendimi ifade etmeye çalışıyordum. "Günümde değilim, oynayamam-"

Sahanın ortasına geldiğimizde elime Lacrosse sopasını tutuşturdu. "En iyi oyuncularımı kaybetmeye karşı bir travmam var Raeken, bana tekrar yaşattırmak istemezsin." dedi ve omzumu sertçe patpatlayıp takımın geri kalanına konuşma yapmak için arkasını dönüp benden uzaklaştı.

Arkasından gözlerimi devirdim. En azından dinleyebilirdi. Takımın yıldızı olmak şimdi daha can sıkıcı bir hal almaya başlamıştı. Ama eminim ki daha yeni başlıyorduk.

Birden sol tarafımdan Nolan'ın sesi duyuldu. "Hey Theo!" Bana seslendiği gibi ona baktım. Bu tarafa koşuyordu. Neredeyse yaklaşmak üzereyken elindeki topu ve bana fırlatışını gördüm. Hızlı bir hamleyle yakalayıp sopamın ağında tutarken, "Denilen kadar varmışsın." dedi heyecanla yanıma geldiğinde.

Hemen arkamdan bir çocuk avukatlığımı yapma gereksinimi buldu kendinde. "Çünkü Raeken bir takım yıldızı. Koçun ona olan bağını şimdi daha iyi görüyorum. Bu dönem her şey istediğimiz çizgide ilerleyecek."

Gururumu okşayan bu iltifatlara karşı ağzım kapalı kalamadım. Sırıtarak etrafımda toplaşan ve beni destekleyen ekibe, "Takımın geri kalanı yokken tekil bir birey olarak iyi olamam öyle değil mi?" diye sordum. "Sizin de gücünüze ihtiyacım var."

Koç araya sızdı, şok ve mutlulukla, "Tam bir lider konuşması." dedi.

Sanırım hayatımda ilk kez bir liderliğe yakıştırılmıştım. Bunun verdiği gurur hissiyatı göğsümü şişirip kabartıyordu. Kendimi müthiş derecede iyi yerlerde görüyordum. En azından Lacrosse'da. Bu spor dalına içten bir ilgim yoktu ama bir kez sahaya karışınca tüm hayatın buna bağlanıyordu.

Herkes sahada bir yerlere dağılmaya başlarken koç biraz ötemden bağırarak konuştu. "Bir hafta sonra rakip okulumuzla büyük maçımız olacak! Şimdi kıçınızı bu maç için hiç olmadığı kadar kıpırdatsanız çok iyi olur!"

İşte bu aklımdan çıkmıştı. Koç ara sıra hatırlatmalar yapıyordu o gün olacak maç için ama benim odağım tamamen Liam'daydı. İlk kez öğreniyormuşum gibi sahanın ortasına çivilenmiştim. Eğlencesine bir maç olmayacaktı ve kim bilir kaç saat sürecek olan bu gelecek maça ne kadar zaman harcayacaktım? Liam'ı tekrar ziyaret etmem gerekiyordu ve bir şeyler bulmalıydım.

"Raeken! Neyi hesaplıyorsun sen?"

Koçun kızgın ve uyarıcı sesiyle hızla kendime geldim ve kalenin olduğu taraflara koştum. Şans eseri Nolan da oradaydı ve beni gördüğü gibi sohbet havası yaratmaya çalıştı.

"Sanırım yıllar önce istediğin şey oldu." Dediğiyle kafamın içi dağıldı. Neyden bahsettiğini pek anlamadım. Öğrenmek için başımı ona çevirdiğimde açıkladı. "Alfa ve sürü lideri olmak için her şeyi yaptığına dair hikayeler anlattılar. Geçmişin konusunda birkaç bilgim var."

Sözlerinin ardında nispet, ima veya iğneleme yoktu. Ama bilmeden beni sinirlendirmişti ve vereceğim cevabımın sert dille olmasını engellemedi bu.

You Should Know I'll Be There For You | ThiamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin