Bölüm kırk üç: Theo'nun Hayaleti

278 31 141
                                    

Selam

Taslakta bölüm kalmadığı için eşek gibi tekrar kitaba bölüm yazıyorum 😍💫

BU BÖLÜMÜ YENİ YILA VE CODY VE DYLAN'IN YENİDEN TAKİPLEŞMESİNE ADIYORUM.

Yeni yıl demişken umarım güzel bir yıl geçirirsiniz!! <3

Ayrıca bu bölümde azıcık ucundan 31 çekebilirsiniz.

Oy verip yorum yapmayı unutmayın (Oy sayısı 15 üstü olunca bölüm atacağım)

İyi okumalar!!

-

Gidişinden bu yana neredeyse 1 ay geçmişti. Şimdi hissettiklerim çok daha farklıydı. İlk zamanlarda kendimi kandırabiliyordum ama bugünlerde içimdeki boşluk beni içine çekiyordu. Her gün aynı şeyler olmasından sıkılıyordum artık ve yapabileceğim bir şey bile yoktu.

Theo'dan hâlâ nerede ne yaptığına dair bir haber alamamıştım. Geleceğine olan inancım kalmamıştı. O gitmişti ve asla geri dönmeyecekti bana. Kafamda dönen tek şey onu gereğinden çok özlememdi. Theo'ya kızgın bile kalamıyordum, sanırım artık hissettiğim tek şey özlem ve ardında bana bıraktığı kocaman boşluktu.

Böyle olmasından nefret ediyordum. Beni terk etmesine rağmen ona bağlı kalmak canımı sıkıyordu. Belki o beni çoktan unutmuştu. Ve belki de bunca zaman sadece benimle birlikteydi ve kıçımı kurtarmak için buradaydı. İşi bittiğinde kaçmak istedi. Sanırım onun için fazla sorunlu biriydim.

Bilmiyordum. Her şey mümkün geliyordu bana. Ama düşünmekten kafamın içi çatlayacak gibi hissettiğim büyük bir gerçekti. Aklıma onunla ilgili birden fazla şey geliyordu ve anılarımızı hatırladıkça üzülüyordum. İyi veya kötü. Theo hayatımın merkezine oturmuştu. Birden bire yok olması korkunçtu. Kelimenin tam anlamıyla dayanağımı kaybetmiştim. Bir noktadan sonra şaşırıyordum ne yapacağımı. Ve kimsenin bana yardım etmesini de istemiyordum.

Uzandığım yatakta pozisyonumu değiştirme gereği duyduğum için yan döndüm ve kafamın altındaki yastığa kollarımı sarıp gözlerimi yumdum. Uyumak hariç yapacak bir şey bulamıyordum. Gözlerimi akşam üstü kapatıyordum ve açtığımda sabah oluyordu. Ya da tam tersi. Uyku en büyük zaman makinasıydı benim için. Bu şekilde koskoca bir ayı atlatmıştım.

Yeniden uykuya dalacakken penceremden gelen takırtı sesleriyle gözlerimi aralamak zorunda kaldım. Rüzgar olabilirdi ama sesler kesinlikle rahatsız ediciydi. Gözlerimi tekrar kapatmak isterken bu sefer diğer sinir bozucu takırtılara nazaran daha yüksek bir çarpma sesi kulağımı doldurunca tüm huzurum kaçtı. Tek istediğim sessizlikti. Ama unuttuğum bir şey vardı ki, o da istediğim hiçbir şeyin asla gerçekleşmemesiydi.

Homurdanarak yastığıma sardığım kollarımı ayırdım ve doğruldum. Pencereye baktım. Aniden sessizlik çökmüştü. Bir süre gözlerim o tarafta dolaştıktan sonra seslerin tamamen kesildiğinden emin olarak arkamı döndüm ve uzandım. Bunu yaptığım anda yeniden gürültü başlamıştı. Ve artık rüzgar sesi gibi değildi. Birisi pencereyi zorluyordu sanki.

Sinir tepeme vurdu ve yataktan kalkıp ayaklandım. Pencereye doğru yürüdüm kızgınca. Camdan dışarısını kontrol ettim çünkü biri benimle dalga geçiyor gibi hissetmeye başlamıştım.

Görünürde kimse yoktu. Ne penceremin dışında ne de evimin önündeki sokakta. Yine mi kafayı sıyırmıştım? Son bir kez emin olmak adına penceremi açtım ve kafamı dışarıya çıkardım, etrafı kontrol ettim iyice. Gerçekten hiçbir sorun yoktu.

You Should Know I'll Be There For You | ThiamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin