Bölüm 2- Sorgu Odasında

13.6K 1.4K 843
                                    

Keyifli okumalar...

Karakolda inanılmaz bir karmaşa vardı, herkes bir yere koşturuyor ve bir ağızdan konuşuyorlardı. Bense ablamı arkasından ördek yavrusu gibi takip ediyordum, arada omzunun üzerinden beni kontrol ediyor ve oradan oraya koşuşturuyordu. Suçlular sorgudaydı, ablamı bekliyorlardı.

Birisi koşuştururken bana çarptığında öne doğru sendeledim, ablam tüm o karmaşanın içinde bunu görüp "İlkay, ayak altında dolaşma" dedi.

Tam cevap vereceğim sırada Taner abi odasından çıkıp ablama baktı. "Kardelen, kamera kayıtları hazır"

"Geliyorum" dedi ablam anında, önündeki polise bir kaç bir şey daha söyleyip hızla odaya yöneldiğinde arkasından gittim. İkisi beraber bilgisayara yönelip bir şeyler izlemeye başladılar, durmadan konuşuyorlardı. Ağzımı açmamak için dudaklarımı ısırdığım sırada ablam bana baktı.

"Gel buraya, sende bak" dediğinde büyük adımlarla yanlarına ilerledim. Ablam Taner abiye baktı. "Baştan oynat"

"Hemen baş savcım" dedi ve kayıtları başa aldı. İlk önce otoparkın dışını gördüm, büyük kapılarda iki korum bekliyoru. Birisi kız ve birisi erkekti, yüzleri seçilmiyordu. Birden sanki bir ses duymuş gibi refleksle kafalarını kaldırdılar ve karşılarına baktılar. Oraya doğru ilerlemeye başladıklarında "Durdurun" dedim.

Ablam hemen ardımdan "Durdur" dediğinde kayıt durdu. "Ne oldu?"

"Bunlar Başkan'ın korumaları mı?" diye sorduğumda olumlu anlamda kafasını salladı, dikkatle beni izliyordu. "Değiller" dedim netçe. "Silahlarına bile davranmadı ikisi de, katil ile iş birliği içinde olabilirler"

Ablam'ın suratında bir gülümseme oluşurken "Aferin sana" dedi bunu söylememi bekliyor gibi. "Şimdi İlkay..." derken kameranın otoparka bakan kısmını açtı. Başkan ve eşi arabaya biniyordu. "Gerçek bir dava göreceksin"

İlgiyle bilgisayara doğru yaklaştırdım kafamı. öyle odaklıydım ki sanki parmağımı şıklatmıştım ve bu kamera görüntüleri dışındaki tüm yaşam durmuştu. Hareket yoktu, ses yoktu.

O sırada kadraja bir adam girdi, boynuna kadar tüm vücudu dövmelerle kapalıydı. Ellerinde eldivenler vardı. Arabaya doğru yaklaştı, ceketinin altından çıkardığı silahıyla arabanın ön camından kurşun yağdırmaya çalıştığında bile irkilmedim, arabanın kapısından aşağı akan kanı dikkatle izledim. O katil eldivenli elleriyle tuttuğu silahı zemine attı, saniyeler içinde suratına kırmızı mavi polis ışıkları vurmaya başladığında şaşkınlıkla dudaklarım aralandı.

Birden kafasını kaldırdı ve hayatım boyunca unutamayacağım o gözleriyle kafasını kaldırıp direkt kameraya, gözlerimin içine baktı. İrkilip bir iki adım geri gittiğimde ablam omuzlarımı yakaladı, parmağımı tekrar şıklattım ve hayat akmaya devam etti sanki.

"İşte bu adam sorgu odasında" dedi çenesini omuzuma yaslarken. "Hala bu davayı istiyor musun?"

Bu ablamın bana verdiği ikinci şanstı, her şeyi burada bırakabilir ve evime geri dönebilirdim. O gözleri yalnıza ekrandan görmekle bitirebilirdim ama ben "Evet" dedim. "Devam etmek istiyorum"

Ablam sert bir soluk verdi ve yavaşça geri çekildi. "Yürü o zaman"

Arkasını dönüp odanın çıkışına yöneldi. Göz ucuyla tekrar bilgisayar ekranına odaklı gözlere baktım ve vakit kaybetmeden bende odadan çıktım. "Abla" diye mırıldandım, bana cevap vermedi ama dinlediğini biliyordum. "Kameralarda suratına polis ışıkları yansıyordu, direkt orada yakalanmadı mı?"

canbazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin