Bölüm 12- Tuz ve Limon

13.8K 1.5K 1.3K
                                    

Medya: Artem (çok şükür buldum değişmez artık, emre ubeyli bu Artem olmayı kıl payı ile kaçırdı... kopsun başı)

Keyifli okumalar...

Altıma geçirdiğim siyah pantolon bacaklarımı tamamen sarmıştı, üzerimde siyah bir kazak ayaklarımda siyah postallar vardı.

Bugün onunla şehre, bilmediğim bir yere gidecektim.

Kafamdaki yaraya tekrar pansuman yapmıştım ve uzun saçlarım sadece elimle şekil vermiştim. Mavi gözlerimin beyazındaki kızarıklık geçiyordu. Banyodan çıktığımda karşı duvara yaslanmış bekleyen Artem'i gördüm. Benim gibi siyah bir pantolon, siyah ince bir kazak ve botları vardı. Sol omzunun üzerinde de deri ceket vardı, işaret parmağında arabanın anahtarı duruyordu. 

Yavaşça yaslandığı duvardan ayrılırken "Şükür" diye homurdandı ama gözlerini üzerimden direkt çekmedi, bir süre oyalandı ve en sonunda gözlerimde durdu.

"Dolabımda ceket var, onu al" dediğinde gözlerimi devirmemek için kendimi sıktım, yanımdan geçip banyoya girdiğinde herhangi bir tepki vermeden odasına girdim ve ahşap dolaba ilerledim. Kapaklarını açtığımda kıyafetlerinin kokusu burnuma geldi, suratımı buruşturdum ve gördüğüm deri ceketi aldım. Kötü bir koku değil hatta güzel bir koku geliyordu, yumuşatıcı kokusuna benziyordu ama o katil ile alakalı olunca kan kokusu da alıyordum sanki.

Dolabın köşesinde gördüğüm kutuyla duraksadım, oraya doğru eğileceğim sırada banyo kapısının açılmasını duymamla hızla kapağı kapatıp bana büyük gelen ceketi beklemeden üzerime geçirdim. Bol olsa da içinde rahat hissediyordum, kollarını iki defa kıvırarak kendime göre ayarladım.

Odadan çıktığımda kapının önünde beklediğini gördüm. Duraksayıp bir kaç saniye ona baktım, normalden daha şık giyinmişti. Ama şu an gözümde Cennet Mahallesi Ferhat gibiydi ve bunun değişeceğini de sanmıyordum.

Altında siyah bir kot pantolon, üzerinde siyah bir gömlek vardı fakat düğmelerinin çoğu açıktı ve tüm göğsü gözüküyordu. Boynuna taktığı zincir, gümüş kolye göğsüne doğru uzanıyordu ve dövmelerini daha net görebiliyordum. Üzerinde ise siyah, boyun kısmından yaka kısmında uzanan beyaz bir kürkü olan deri ceketi vardı. Kemikli parmaklarında demir yüzükleri vardı, yüzüklü parmaklarıyla elinin tersini kaşıyordu.

Cennet mahallesi, Ferhat.

Bana baktı, saniyeler içinde arkasını dönüp kapıya ilerledi ve açıp bekledi, çıkmamı beklediğini anladığımda küçük adımlar atarak kapının önünde durdum ve karla kaplı ormana baktım. Önden çıktım ve arabaya doğru ilerledim, kafamı hareket ettirmeden etrafa bakıyordum sürekli. Arkamdan geldiğini bot seslerinden anlayabiliyordum.

Konuşmadan kapıyı açıp arabaya bindim, Artem de aynı şekilde sessizce oturdu arabaya. Çalıştırdı ve sürmeye başladığında pür dikkat geçip gittiğimiz yolları izliyordum.

Klimayı açtıı konuşmadan, ortamda hiç ses yoktu. Kar yağıyordu yine hafifçe, yeni bir kar fırtınası yolları tekrar tıkardı.

"Eğer orada bir taşkınlık yaparsan" diyerek girdi söze. "Boynunu kırarım"

Gözlerimi kısıp sert bir soluk verdim. Ne taşkınlığı Artem, kaçacaktım ben bu gece. "Bulursan kırarsın" diye homurdandım ağzımın içinden.

"Mırıldanma" dedi öfkeyle. Ona cevap vermedim, kollarımı göğsümde bağdaştırıp camdan dışarı baktım.

"Yüzünü göstermeyeceksin" dedi direksiyonu sağa doğru kırarken. "Bana ayak uydur"

canbazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin