Bölüm 6- Can Pazarı

12.3K 1.4K 1.2K
                                    

Medya: İlkay

Medya: İlkay

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Dokuz ve mavi ışıklar.

İki gündür düşünebildiğim başka hiçbir şey yoktu. Evin altını üstüne getirmiştim, sitenin etrafında dolaşmıştım, otoparkı tavaf etmiştim resmen.

Mezuniyetime yalnızca bir gün, on saat kalmıştı. Ama tek düşünebildiğim Aren'in söyledikleriydi. Geceleri uyuyamıyordum, ablam beni aramıyordu bile artık. Yalnızca evime mezuniyet kıyafetlerimi ve kepimi kargolatmıştı. Arada mesaj atıyordu, kapıyı kilitlememi ve şifreyi değiştirmemi istiyordu. Ona daha dövmemi bile gösterememiştim, özel bir an olsun istiyordum. Sanırım mezuniyetimde gösterecektim.

Ayrıca dün uçağa binmişti, Almanyadaydı. Yarın gece yarısı uçağıyla İstanbula geri dönecekti. Annem için gitmişti Almanya'ya, sağlığı ile ilgili bir sorun çıkmıştı yine. Yanında bir refakatçiye ihtiyacı vardı ve o bu kadar yoğunken normalde ben giderdim fakat mezuniyetim vardı.

Kardelen'in ülkede olmaması beni daha da çok tedirgin ediyordu.

Abla, Artem evimin tüm kilitlerini biliyor, tüm şifreleri ezberinde diyemiyordum. Sanki yakınsam  tekrar o çocuk damgası alnıma yapıştırılacaktı. Söyleyecektim, söylemek istiyordum ama bir şey engel oluyordu bana. Sanki bana Artem'in çözmem için verdiği bir bulmacaydı bu, çözecektim de.

O katil dört duvar arasındayken bana hiçbir şey yapamazdı, anca böyle ucuz korku filmi senaryolarıyla korkutmaya çalışırdı. Korkmuş muydum? Deli gibi korkmuştum ama yavaş yavaş hırslanıyordum. Ablamın bende en sevmediği özellik buydu, hırsım ve inadım. Bense bu huylarıma bayılıyordum.

Ayrıca yarın sabah Ankaraya gidecektim çünkü ertesi gün mezun oluyordum. Evet, gerçekten mezun oluyordum. O tüylerimi diken diken eden yemini etmeme çok az kalmıştı.

Saat gecenin üçüydü ve tam o sırada kapının şifresinin girildiğini gösteren o tiz sesi duydum. İçimi ani bir korku kapladığında kendime küfürler ettim. Geriye doğru bir iki adım attım, kapı açıldı.

Artem bana ulaşamazdı, aramızda kilometreler, duvarlar, parmaklıkları vardı. Sakin olacaktım çünkü o değildi.

Temkinli bir sesle "Abla?" diye mırıldandım, çalışma masasının üzerindeki zımbayı elime aldım. Olurda beklemediğim bir kişi karşıma çıkarsa ağzını zımbalar domalırdım artık, ne bok işime yarayacaktı sanki bu alet?

"Sen misin abla?" dedim tekrar onun olmadığına emin olmama rağmen.

"Hay" dedi bir ses "Ayakkabıları çıkarmayı unuttum ya lan"

Rahatlamayla derin bir nefes verirken hemen yanımdaki masaya tutundum. "Anıl?" dedim hafif bir öfkeyle. "Sen miydin ayı oğlu ayı"

İçeri girdiğinde parlak sarı saçları ve büyük ela gözleri rahatlamamı sağladı. "Niye bembeyaz kesildin oğlum? Ege'nin yanındaydım"

canbazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin