Yeni hikayenin tanıtımıyla beraberiz... keyifli okumalar
✨
Kaçıncı gündeydim bilmiyordum. Bir hafta mı olmuştu? Bir ay.. yoksa bir kaç saat mi geçmişti yalnızca anlayamıyordum. Zaman algımı tamamiyle yitirmiştim.
Tek bildiğim korkmadığımdı.
Ne bu karanlık odadan, ne ölmekten ne de kapının önünde dikilen o canavardan korkuyordum. Çünkü ben yalnızca bir bilettim, bu karmaşık oyundaki yan karakter dahi değildim. Baş karakter kim bilmiyordum ama beni burada tutan siyah gözlerinde yalnızca bir piyon olduğuna emindim. Ben bilettim, filmi oynatacak olan oydu. Ama ikimizde filmin içinde değildik, çok büyük bir resmin çerçeveleriydik yalnızca.
Dışarıda yağan yağmur ve gürültülü sesi öyle çok sinirlerimi bozuyordu ki dişlerimi sıktım, tırnaklarımı avuç içlerime geçirdim. Bir sandalyeye bağlıydım ve hareket kabiliyetimde bu kadarla kısıtlıydı. Artık bağırmıyordum da, boğazım çığlık atmaktan tahriş olmuştu ve acıyordu. Gözümü kırpmadan önümdeki tahta kapıya bakmaya devam ettim.
Zaten dakikalar içinde tahta kapı gıcırdayarak açıldı, eşikte neredeyse kafası tavana değecek kadar uzun olan o adamı gördüm. İçerisi öyle karanlıktı ki gözlerini göremiyordum fakat kim olduğunu adım gibi biliyordum çünkü onu bir tek ben gerçekten tanıyabiliyordum.
O da ben de bunu farkındaydık, inkar edemez, yalanlayamaz ve bu gerçekten kaçamazdık.
Omuzundaki bıçağı seçebildim, bıçakladığım omuzundaki bıçağı. Yağmurdan dolayı ıslanan kıyafetlerini gördüm, yırtık kazağımdan belime çarpan soğuk hava beni daha da kötü yaptı.
"Benim işim seninle değil" diye fısıldadığında dişlerimi sıktım. "Ama biletim sensin"
"İşin her kimleyse git onunla hallet" diye tısladığımda histerik gülüşü kulağıma doldu ama susmadım.
Dilini damağına vurarak olumsuz bir ses çıkarttığını duyduğumda dişlerimi sıktım. "Ablan mı gelseydi benimle ufaklık? Daha mı iyi hissederdin o zaman?"
"Ablamla ilgili tek kelime etme anladın mı, seni gebertirim" dedim, oturduğum sandalyenin tahta bacaklarını sıktım avuç içimde. "Duydun mu beni!"
"Duydum duydum" dedi, sesime dahi tahammül edemiyor gibiydi. "Bağırma öyle"
"Ben sana hiçbir şey veremem!" diye bağırdım tekrar. "Aptal, en olmayacak insan mı geldi aklına? Benden ne gibi bir çıkarın ola-"
Cümlemi bitiremeden saniyelik bir hızda tam önüme gelip iri elleriyle ağzımı kavradı, ve yanan parmakları tenime baskı yaptı.
Sandalyem devrilecek gibi olduğunda tek eliyle sıkıca sandalyeyi tuttu. Pencereden sızan loş ışıkta gözlerini görebildim ve saatler sonra ilk defa o kadar korktuğumu hissettim. Çünkü gözlerinde gördüğüm bu bakış, adım gibi bildiğim bakıştı.
"Bende seni almak istemedim savcı" dedi, eli suratıma öyle bir baskı yapıyordu ki nefes bile alamıyordum. "Buna beni sen mecbur bıraktın"
Eli yüzünden nefes alamamaya başladığımda elimle sıkıca bileğini tutup sıkmak, elini çekmesini söylemek istedim, biraz bile kıpırdayamadım. Suratını suratıma doğru eğdiğinde dudakları benim dudaklarımın üzerindeki elinin tersine yaslandı.
"Beni bir tek sen tanıdın" dedi.
✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
canbaz
Teen FictionHer şey yeni mezun bir hukuk öğrencisinin ülkenin başkanını vuran azılı bir katilin davasını çözmek istemesiyle başlar... +18, cinsellik, argo ve olumsuz davranışlar vardır. İki erkeğin ilişkisini konu almaktadır.