Bölüm 18- Madalyonun Gizli Yüzü

13.6K 1.3K 1.4K
                                    

Medya: Artem

Bölüm karışık gelecek size, dikkatli okuyun. Bir de bana Aren'in modelini soranlar kitabı tek gözü kapalı mı okudu acaba... aynı kişi işte akıllı bıdıklarım

Keyifli okumalar...

Çağatay ve saçları

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çağatay ve saçları

Uzandığım yatağın üzerinde tüm bedenim titriyordu, avuç içimden bileğimin iç kısmın kadar uzanan yanık izine titreyerek baktım. Ellerim, kollarım, boynum her yerim kandı. Nefesim tekrar sıklaşırken gözlerimi yumup nefes almak istedim, birisi boğazımı sıkıyor gibi hissediyordum. Ben ne yapmıştım?

Kapının önünde dikilen bedeni görmemle bir an irkildim, İbrahim darmadağın olmuş suratıyla bana bakıyordu. Kaşı yarılmıştı, dudağı patlamıştı ve gözü yediği yumruklardan kapanmak üzereydi. Gözlerimden şakaklarıma, oradan Artem'in yastığına düşen gözyaşlarımın ardından onu izledim. O üçü ne yapmıştı bilmiyordum ama bir şey yapmışlardı, kötü bir şey yapmışlardı.

İbrahim tek kelime etmeden, suratında acı çektiği bariz bir ifadeyle kapının önünden ayrıldı ve beni tek başıma odada bıraktı. Titremem daha da çok artarken dişlerim birbirine kenetlendi istemsizce.

Kollarımı karnımın üzerine sararken nefes nefese ahşap tavana baktım. Bu öylesine bir titreme değildi, öyle çok titriyordum ki üzerinde yattığım yatak sallanıyordu sanki. Bilincim tekrar gidecek gibi olurken gözlerim kapanır gibi oldu, göz bebeklerimin geriye doğru kaydığını hissetim, içeri Çağatay girdi.

"İlkay" dedi titreyen bedenimi elleriyle zapt etmeye çalışırken. Kollarımı tutup bedenimi yan çevirirken parmakları birden dudaklarımı kavradı ve açmaya çalıştı, açamadı. "İlkay ağzını aç, Artem!"

Ne sesleri ne görüntüleri kavrayamadım bir an, güçlü bir el çenemi tutup anında büyük bir kuvvet uygulayarak açarken aynı anda dudaklarımın da aralandığını hissettim. "Dilini çıkar" dedi Çağatay, vücudumu yatağa bastırıyordu titrememem için.

Artem parmaklarını ağzıma soktu, oradan dilimi yakalayıp dışarı çıkarırken gözlerimi hafifçe aralayarak buğulu görüntüsüne baktım. Terliyor muydu? Alnı parlıyordu loş ışığın altında.

"Dişlerinin arasına bir şey koy, kapatmasın ağzını" dedikten saniyeler sonra dişlerimin arasına bir şey koyuldu ve onu ısırdım, ağzım kapanmadı.

"Elinden bahsetmiyorum" dedi Çağatay öfkeyle.

"Etrafta başka bir şey görebiliyor musun?" dediğini duydum Artem'in. "Boş boş konuşacağına titremesini durdur. Bu gece en azından bir boka yaramış olursun"

"Sakinleşmesi lazım" dedi Çağatay, sakin değildim. Korkuyordum. "Bir şeyler söyle, rahatlamasını sağla"

Artem'in hiçbir şey yapmadan öylece duracağını sandım ama boştaki eliyle terlediğim için alnıma yapışan saçlarımı geriye doğru ittirip oraya doğru hafifçe üfledi. Saçlarımı geriye yatırdı ve geniş avuç içlerini tekrar alnıma sürterek başıma bastırdı. "Bugün söylediğim her şeyi yaptın, yanlış hiçbir şey yapmadın" dedi, aklıma dolan onlarca anı daha da kötüleşmemi sağlarken o Çağatay'ın uyarmalarını kulak ardı edip yatağın önünde diz çöktü. "Sanırım o tatlıyı yiyebiliriz, aferin sana"

canbazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin