Bölüm 19- Kırık Buzdan Duvar

14.2K 1.4K 990
                                    

Medya: İlkay

Bölüm şarkısı: Dark Paradise
Keyifli okumalar...

Bir ipin üzerindeydim.

Işıklar kapalıydı, dengede kalabilmek için sallanıyordum durmadan. Sağa sendeliyordum, sola sendeliyordum ama düşmüyordum.

Tam o an ışıklar açıldığında gözlerim kamaştı, bir sirkin ortasında, yüksekte incecik bir ipin üzerinde olduğumu fark ettim. Tam karşımda, platformun ucunda birisi duruyordu.

Aren.

Suratında masum bir gülümseme vardı, içtenliği gözlerine kadar ulaşmıştı ve dostane bir tebessümle yüzüme bakıyordu. "Korkma" dedi. "Aşağı bakma, düşersin"

Bir adım attım ipin üzerinde, elini bana doğru uzatmıştı tutabilmem için. Ona doğru bir adım daha atacağım an "İlkay" dedi bir ses, yavaşça omuzumun üzerinden arkamdaki platformda duran adama baktım. Benden daha uzaktaydı.

Artem.

Suratında kaskatı bir ifadeyle, çatık kaşlarıyla bana bakıyordu samimiyetten uzak bir şekilde. Elini uzatmadı, platformun ucuna, ipin başına kadar adımlar attı ve tam ucunda durdu.

"Ne yapıyorsun?" dedi çatık kaşlarıyla suratıma bakarken. "Buraya gel"

"İlkay" dedi Aren, onun yumuşak yüz hatlarına baktım bu sefer. "İpin üzerinde ters yöne dönersen düşersin, çok yakınımdasın. Hadi elimi tut"

Aren'in bir eli arkasındaydı, bir elini bana doğru uzatmıştı. Derin bir nefes verip ona doğru bir adım daha attım. Gülümsedi ve elini bir kere açıp kapadı gel der gibi.

"İlkay" dedi Artem tekrar, omuzumun üzerinden ona baktım. Kafasını sağa doğru eğmiş, öylece suratıma bakıyordu. "Onun elini tutma"

Bacaklarım titredi, hızla önüme döndüğümde Aren'in arkasından uzayan üç tane gölge gördüm. İbrahim, Çağatay ve Ilgaz'ın suretleri belirdi arkasındaki karanlıkta. "Biz daha kalabalığız" dediler aynı anda. "Seni tutarız"

Daha da çok titredim ama onlara doğru bir adım daha atmadım, geri geri de gidemedim. Geri geri gidersem düşerdim. O sırada hepsi aynı anda yukarı baktı, onlar gibi kafamı kaldırdığım anda sirk'in gözükmeyecek kadar yüksek tavanından aşağı düşen yarı çıplak ölü bedeni gördüm. İlk defa aşağıya baktım, onlarca ölü beden vardı. Üst üste dizilmişlerdi ve bir dağ gibi yükseliyorlardı. Ruhu çekilmiş gözleriyle direkt gözlerimin içine bakıyorlardı.

Korkuyla inledim, üç dört adım geriye giderken Aren'in ve diğerlerinin suratları silikleşti, karanlığa gömüldü. Tam karnımın üzerine bir kol sarıldı ve beni ipin üzerinde sabit tuttu, fakat platforma çıkartmadı.

"Tuttum seni" dedi kulağıma doğru, kafamı kaldırdım ve platformun karşısına baktım. Aren'in o karanlıkta yalnızca gülümsemesi gözüküyordu.

Tam o an hepsinin arkasından bir beden çıktı, koşuyordu. Üzerime doğru sarsılarak, kan boşalarak koşan Ivan'ı gördüm ve boğazımı acıtacak kadar güçlü bir çığlık attım.

Gözlerimi açtım, nefes nefese karşımdaki duvara baktım. Kurumuş ağzımdan dolayı bir kaç saniye nefeslenmek için bekledim. Kalp atışlarımın düzene girmesi için derin nefesler alıp verdim.

Hava karanlık değildi, öğlen saatleri olsa da akşam gibi duruyordu. O olayın üzerinden bir gün geçmişti yalnızca, uyuyamıyordum. Duş bile alamamıştım, gözümü kapattığım an aklımda canlanıyordu. Vücudumdaki kan lekelerini dahi silmemiştim, sadece yatıyordum. O üçlüyü de o günden beri görmemiştim.

canbazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin