Bölüm 28- Özgür

7.6K 800 554
                                    

Balmorhea - Remembrance

Keyifli okumalar...

İlkay

İnsan sonunda istediği yere vardığında yolda başına gelenleri unuturmuş. Kurtulduğumu biliyordum, gözlerimi açamasam da yerinde olan bilincim, uğuldamayı saatler, belki günler öncesinde kesen kulaklarım etrafımda konuşulan her bir kelimeyi duymamı sağlıyordu. Fakat bir vücudumdaki ince sızıyla bir de Artem'e ne olduğu düşüncesiyle baş edemiyordum.

Kurtulduğumu biliyordum, ama kurtulmuş gibi hissedemiyordum. Gözlerimi açabildiğimde kaç saati, kaç günü arkamda bırakmıştım bilmiyordum. Başımda dikilen doktorları, hemşireleri hissetmeye başladığımda kaç hafta geçmişti? Bulanık bakan gözlerimle maskeli suratlarına baktım, gözlerimi açabiliyordum ama o kadar zordu ki, kirpiklerim bile ağırdı o an.

Kafamı hafifçe sağa doğru düştüğünde serumuma şırınga ile bir sıvı aktaran hemşireyi gördüm. "Bizi duyuyor musun İlkay?" sorusunu yine duydum, ama kafamı çevirmeye bile güç bulamadım. Sol elimde bir şey hissettim, göz bebeklerimi sağ elime düşürdüğümde kurşunun delip geçtiği avuç içim sargıdaydı. "Beni duyabiliyorsan parmağımı sıkmayı dener misin?"

Gözlerimi ağır ağır geri kapatırken elimi oynatmaya çalıştım, ufak hareketimi bile hissettiğini umdum ve öyle de oldu. "Çok güzel" dedi. Çenemden tutup suratımı düzelttiğinde tekrar gözlerimi araladım, parmağını gözlerimin önüne getirdi. "Parmağımı takip etmeni istiyorum şimdi" dedi bu. İsteği az önceki isteğinden daha basit gelirken hareket ettirdiği parmağını izledim. "Aferin sana" dedi memnun olmuş gibi.

Bir iğne çıkardı bu sefer. Çıplak kolumda hareket ettirdi ucunu. "Hissediyorsan gözlerini kırpar mısın?" diye sorduğunda gözlerimi kırptım. Aynı işlemi bacaklarımda, belimde, ellerimde yaptı. Daha sonra hafifçe geri çekildi. Suratında babacan bir gülümseme oluştuğunda tepki veremeden suratına baktım. "Sen çok güçlü bir çocuksun" dedi. "Hayatta olduğunu biliyorduk"

Tepkisizce suratına bakmaya devam ettiğimde dudaklarını birbirine bastırdı. Vücuduma tekrar uyku bastırırken kendime engel olmaya çalışmadan gözlerimi kapattım.

Geri uyandığımda bu sefer başka bir odadaydım, bu odada pencere, bir ufak televizyon vardı. Suratımı hafifçe buruşturup etrafa bakmaya çalıştığımda sağ tarafımda bir ağırlık hissettim. Oraya döndüğümde bir kadın gördüm, hemen yatağımın yanında oturmuş, kafasını elime yaslamıştı, bir eliyle kolumu tutuyordu. Tanıdık siyah saçlarıyla dudaklarım aralandı, gözlerim yanmaya başlarken onun gözlerinin açık olduğunu ve kafasını bıraktığı yerde öylece duvarı izlediğini gördüm.

Kardelen.

Konuşamadan hafifçe elimi oynattığımda mavi gözlerinin içindeki göz bebekleri büyüdü sanki. Kısık gözlerimle tüm detaylarıyla hatırlayamadığım suratına bakarken, kafasını biraz bile hareket ettirmeden gözleriyle gözlerime baktı. İçi kıpkırmızı olmuş gözleri anında dolarken yüzünü avuç içime bastırdı. Ağlamaya başladığını sallanan omuzları, avuç içimde hissettiğim gözyaşlarıyla anladım. Bir süre öylece durdu, kafasını kaldırmaya cesareti yoktu belki de o an. Ben de kendimde konuşmaya dair bir cesaret bulamadım. Kafasını kaldırdığında küçücük kalmış suratını, kıpkırmızı olmuş gözlerini gördüm.

Kolumu tutmadığı eliyle uzanıp ufacık bir temasla suratıma dokundu. Parmakları yanağımdan çeneme doğru indi, ağlamayı bir an kesmedi. Çenemdeki parmağı boynumdaki kardelen dövmesinin üzerinde dururken çatlak dudakları kıvrıldı hafifçe.

"Dövme yaptırmışsın" dedi, sesini duymak genzimin yanmasını sağladı. "Kardelen" dedi parmaklarıyla boynumu severken.

"Senin.." dedim ama o an sesimi kendim bile tanıyamadım. Suratı kasıldı. "Sen sevmezsin vücudumda iz kalmasını"

canbazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin