Bölüm 24- Tendeki İz

12.2K 1.1K 782
                                    

Medya: İlkay
Bölüm şarkısı: Mor ve Ötesi, Cambaz

Bölüm yetişsin diye geçtim arabaya oturdum tamamladım. Biraz geç geliyor bölüm ama mazur görün artık

Bölümde var bir şeyler haberiniz olsun, hadi geçin bölüme.

Keyifli okumalar...

Elimdeki konserveyi çatalımla didiklerken bacaklarım dolanan yavruya baktım göz ucuyla. Konserve yemekten sıkılmıştım, Artem'in yemekleri de cidden tatsız oluyordu.

"Yemek ister misin?" diye mırıldandım konserveyi burnuna doğru yaklaştırırken. Cidden irice bir yavruydu, yavruyken böyleyse büyüdüğünde nasıl olurdu bilmiyordum.

Diliyle yalayıp yemeye başladığında suratımı buruşturdum. "Kuru fasulye mı yiyeceksin? Et alamıyoruz ne yazık ki" diye mırıldandım bir tabak çıkartıp içine boşaltırken. "Madem kaçırıldım bari varlıklı birisi tarafından kaçırılsaydım"

Olayları artık dramatize etmek yerine dalgaya vurmaya başlamam kafamı sağa eğerek gülmemi sağlarken gülüşüm saniyeler içinde bozuldu. Ben ne yaşadığımı sanırım artık farkında değildim.

Tabağı yavrunun önüne bırakırken suyunu değiştirdim, Artem evde değildi. Akşam olmuştu hâlâ gelmemişti diyeceğim sırada eve yanaşan arabaları görmemle kaşlarım çatıldı. Musluğu kapatıp diğer tabaktan uzağa bırakıp koşar adımlarla kapıya ilerledim.

Kapıyı açmamla buz gibi esen hava ellerimi karıncalandırırken ellerimi kotuma sildim. Arka arkaya duran üç arabaya baktım çatık kaşlarımla. Hâlâ isim bulamadığım yavru bacaklarıma dolanıp dışarı çıkmak istediğinde gözlerimi arabalardan ayırmadan kucağıma aldım.

Arabanın yolcu koltuğundan inen Aren'i görmemle istemsizce bir adım geri gittim. Sürücü koltuğundan İbrahim indi, bakışları anında bana saplanırken arka arabadan inen Ilgaz ve Çağatayı gördüm.

İyice gerildiğimi hissederken istemsizce bedenimi kapının arkasına sakladım. Yavru sanki gerginliğimi hissetmiş gibi kucağımda huysuzlanıp değişik sesler çıkartmaya başladığında kafasını okşadım.

"Gerilmekte haklısın" diye mırıldandım, kapıyı suratlarına mı kapatsaydım? "Şunlara bak? Ebu Cehil ve ordusu"

Arka arabadan inen Artemi görmemle gözlerim ağır ağır kapandı. Assolist gibi en son iniyordu bir de, şakaya vursam da içimden cidden gerilmiştim. Elindeki poşetleri gördüm, gözleri anında beni bulurken sakin ol demek ister gibi kapatıp açtı gözlerini.

Onları arkasında bırakıp seri adımlarla bana doğru yürümeye başladı. Karşıma geldiğinde kafamı kaldırıp baktım yüzüne. "Bunların ne işi var burada Artem?"

Eğilip poşetleri evin içine bırakırken "Anlatacağım" diye fısıldadı.

Dik durup bir eliyle kolumu tuttu ve omuzunun üzerinden onlara baktı. "Bekleyin orada" dedi benimle beraber içeriye doğru adımlarken.

"İçerde bekleyelim" diye bağıran Ilgaz'a bakarken Aren ile göz göze geldim. Kucağımdaki yavruya bakıyordu. "Donacağım"

"Donarsan don amına koyduğum" diye yükseldiğinde irkilip Artem'e baktım. Eliyle yanağıma dokundu içeriye girip kapıyı arkamızdan kapatırken.

"Soba söndü mü?"

"Yok, seni bekledi Artem geldiğinde söneyim diye" diye homurdandım poşetlerden sadece bir tanesini alıp mutfağa doğru ilerlerken. Cebinden çıkarttığı telefonu ve cüzdanı masaya bıraktığında tezgaha yaslandım. Sabah yaktığı soba akşama kalır mıydı?

canbazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin