Medya: İkizler
Şaka şaka ahajsmslslsöakös biraz daha ikizlere karakter bulamazsam bürüneceğim kişilik çok kötü olacak...
Neyse, silin kafanızdan Emreyi, inşallah diyaloglara yanlışıkla amenna eklemem...
Keyifli okumalar...
✨
Hastanedeydim, kolumda bir serum vardı ve kıpırdayamıyordum. Yatağa çivilenmiştim sanki, sadece nefes alabiliyordum. Kısık bakışlarımla gözlerimi acıtan beyaz ışığa baktım. Alnımdan hala akmaya devam eden kanı hissettiğimde kaşlarımı çattım, hasta yatağına damlıyordu sanki.
Ben neden hasta yatağındaydım?
O sırada kapı açıldığında korkuyla dudaklarım aralandı ama sesim çıkmadı. İçeriye ağzında maskeyle bir doktor girdi, yüzüme akan kan görüşümü bulanıklaştırıyordu. Yanıma doğru adımladığında acıdan yüzümü buruşturdum. Oğuz abi, Anıl... Kardelen neredeydi? O doktor yanıma geldi ve bir eliyle yatağın demirini tuttuğunda ellerindeki dövmeleri gördüm, suratıma doğru eğildi.
Diğer elini kandan etrafımı göremediğim gözlerime uzatıp yavaşça sildiğinde dudaklarım aralandı. Görüşüm netleştiğinde gözlerini gördüm, boğazımdan korku dolu bir hırıltı çıkarken benim kanımın bulaştığı elini yavaşça çeneme götürdü ve hafifçe sıktı, kafamı kaldırıp onun gözlerine bakmamı sağladı.
Bağırmak istedim, bağıramadım. Konuşamadım bile, öyle halsizdim ki gözümü dahi kırpamadım.
Boğazımı birden sertçe sıktığında gözlerimi irice açtım, siyah gözleri kısılırken boğazımı daha sert sıktı. Kızardığımı hissederken başıma bir ağrı saplandı, görüşüm bulanıklaştı. "Sana sus demiştim" dedi, boğazıma öyle büyük bir kuvvetle asıldı ki kendi nabzımın sesi yankılandı kulaklarımda. "Görme demiştim"
Gözlerim kararırken kalbimin son defa teklediğini hissettim, tam o an zil gibi bir ses çalmaya başladı. Birisi yangın alarmını mı çalıştırmıştı, neydi bu ses?
Onun elleri hiç gevşemedi, aksine beni öldürmek için kalın parmakları boynumda daha sert hareketler yaparken suratını suratıma doğru eğdi. "Her şeyin bu kadar içinde olmak zorunda mıydın?"
Nefesi suratıma çarptı, kendi nefesimin kesildiğini hissettim.
Elim aniden boynuma sarılırken yattığım koltuktan hızla doğruldum, yanımdaki orta sehpasının üzerinde çalan telefona baktım nefes nefese.
Kabusun etkisinden çıkmak için gözlerimi sıkıca açıp kapattım ve telefon kapanmadan alıp cevapladım. "Efendim?"
"Benim İlkay, geldin mi Ankaraya?" dedi ablam, parmaklarım bir gün önce dikiş atılan alnımdaki yarada dolaşırken "Evet" diye mırıldandım yorgunca. Terden sırılsıklam olmuştum ve enseme vuran soğuğu hissediyordum.
Bu sabah uçak yerine arabayla gelmiştim çünkü büyük bir yaralanma olmasa da bir kaç gün beklemem gerektiğini söylemişlerdi, bu yüzden ablamın arabasını alıp gelmiştim Ankara'ya. Yarın sabah mezuniyetim vardı, Ankaradaki evimizdeydim. İki katlı, bahçeli çok güzel bir evdi burası. Öğrenciyken burada kalırdım.
"Sen bindin mi uçağa?" diye sordum, bu gece Ankara'ya gelecekti. Yarın mezuniyetimde olmak için. "Az sonra bineceğim" dedi.
"Annem iyi mi?"
"İyi, bir sorun yok sen merak etme" dediğini duydum. "Kapını kilitledin mi?"
"Kilitledim abla" dedim sadece yorgunca. İkizlerin konusunu açmak istemiyordum, gram konuşmak istemiyordum ablam da zaten bir şey söylemiyordu. Halk biraz daha sakinleşmişti. Katilin kendi cezasını kendinin kesmiş olması diğerlerini rahatalatıyordu ama ölen Artem değildi. Arendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
canbaz
Teen FictionHer şey yeni mezun bir hukuk öğrencisinin ülkenin başkanını vuran azılı bir katilin davasını çözmek istemesiyle başlar... +18, cinsellik, argo ve olumsuz davranışlar vardır. İki erkeğin ilişkisini konu almaktadır.