Medya: İlkay
Bölüm Şarkısı: Yaşayamam Bu BenleKeyifli okumalar...
✨
Yazardan
Artem zeki bir adam olmadığını farkındaydı. Öyle ki İlkay'ın keskin zekasının yanında duygularından ayrı hareket edemeyen aklı onun hiçbir işine yaramazdı. Konu İlkay olunca mantığı zaten devre dışıydı, onun bedeni kalbinde bir yer bulmuştu kendine. Öyle büyük ve ağırdı ki yeri orada, oraya yaptığı baskıyı görmezden gelip aklını çalıştıramaz olmuştu.
Her şeyi unutmuştu. Aranan bir suçlu olduğunu unutmuştu. Varolmak için direndiği kimliğinin öz kardeşi tarafından yok edilmeye çalışıldığını unutmuştu. Annesini unutmuştu.
Artem biliyordu, onu gerçekten seven tek ruh o çocuğa aitti. Bunu düşünmek bile koştuğu için zaten göğüs kafesini parçalayıp çıkacak gibi atan kalbinin daha da hızlanmasını sağladı.
Artem girdiği batağı da farkındaydı, ama İlkay'ın kendisi için çamura, batığa girmeyeceğini de biliyordu. Paçalarını kirletmeyeceğini, ağır bedeninin İlkay'ın kalbinde ufak bir baskı dahi olsa yaratmayacağını... Yine de bencildi bu sefer, duyacağı kokusu için bencildi, mavi gözleri için bencildi. Artem bu sefer hiç olmadığı kadar bencildi. İlkay'ı bir bagajda götürdüğü o karlı yolda şimdi onun aldığı nefesi görmek için koşuyordu.
Uyandığında saat sabaha karşı beşti, ne olduğunu anlaması bir kaç dakikayı, kalbinin korkuyla teklemesi saniyeleri bulmuştu. Öyle bir ateş ile kavruluyordu ki bedeni, içindeki yangının isi boğazını tıkıyordu.
Yerdeki kan izlerini ve kıpırdamadan orada yatan yavruyu görmüştü. Öyle aceleciydi ki yavru ölü mü değil mi, bakamamıştı bile. Ama yaşadığını zannetmiyordu, Bir not kağıdı vardı, kardeşinin düzgün el yazısı ile yazılmıştı.
Depoyu gördü, belindeki silahı çıkarıp onu orada dikilmiş bekleyen iki bedene doğru büyük bir öfkeyle yürüdü. "Çağatay!" diye kükredi silahını onlara doğrulturken, her şeyin bir sırası vardı. Bu yüzdendi gözleri dokunmadı Aren'e ya da nerede olduğunu bilmediği İbrahime. Deponun içine bakamadı.
İlkay yanında olsa söylerdi ne yapması gerektiğini, ne olacağını sezerdi. Artem savunmasızdı, kendini sıkmasına rağmen İlkay'dan başka hiçbir şey düşünemiyordu.
"Buna zaman yok ama Artem" dediğini duydu öz kardeşinin, deponun duvarına yaslanmış büyük bir rahatlıkla bakıyordu ona. Artem gözlerini öyle iri açmıştı ki göz bebekleri küçücük duruyordu beyazının içinde. Silahı tutan eli değil sadece irisleri dahi titriyordu.
"O silahı indir" dedi deponun kapısını hafifçe ittirirken, gözleri istemsizce oraya kayarken silahı tuttuğu eli çok daha şiddetle titredi.
Kan içinde kalmış zemine sanki sonradan koyulmuş gibi duran bağlı bedeni ve onun başında dikilmiş kafasına silah doğrultan İbrahimi gördü. Artem'in göğsünden yükselen hırıltılı nefes dudaklarına dahi ulaşamadan namlusunu İbrahime çevirdi.
"İndir o silahı hadi" dedi Aren rahat rahat. "İki kurşun sıktım, bir tane daha sıkmak zor olmaz"
Artem İlkay'ın varla yok arası kalkıp inen çıplak göğsüne baktı, silahı öyle güçsüzce tutuyordu ki isteseler anında alırlardı elinden. Ama kimse almaya çalışmadı, İlkay'ın alnına yaslanmış namlu biliyorlardı ki Artem'in aklını, kalbini bağlardı.
Deponun içine doğru yürüdü, ufak bir nefes verdi, elindeki silahı yere bıraktı.
"Tamam, çek onu kafasından" dedi yorgunca İlkay'ın açık kahve saçlarına bakarken. Onun vücudundan çıkan kan ayakkabılarının ucuna kadar değdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
canbaz
Teen FictionHer şey yeni mezun bir hukuk öğrencisinin ülkenin başkanını vuran azılı bir katilin davasını çözmek istemesiyle başlar... +18, cinsellik, argo ve olumsuz davranışlar vardır. İki erkeğin ilişkisini konu almaktadır.