Bölüm 1- Hırs

19K 1.5K 920
                                    

Keyifli okumalar...

28 Gün önce...

Bu hayatta en çok değer verdiğiniz kişi kimdi?

Bu soru hayatımın herhangi bir döneminde bana sorulsaydı koşulsuz o kişi için ablamın ismini verirdim.

Ömrüm boyunca onu örnek almıştım, o ne derse onu yapmıştım. Bu hayatta herkesin bir zaafı olurdu şüphesiz, benim zaafım Kardelendi.

Öyle ki, mesleğimi bile ondan esinlenerek seçmiştim. Kardelen Ekren çok başarılı bir baş savcıydı, benim ise hukuk fakültesini bitirmeme yalnızca bir ay kalmıştı, daha sonra ablamın yanında stajıma başlamayı umuyordum.

Ummuyordum, öyle olacaktı. Ablamdan bile daha iyi bir savcı olacaktım, kafama koyduğumu yapardım.

Kafamı önümdeki dosyalardan kaldırıp hemen karşımdaki masada kafasını dosyalara gömmüş kadına baktım. Simsiyah saçlarını bir kalem ile toplamış, beyaz boynunu ortaya çıkartmıştı. Masmavi gözleri şu anda kağıt parçalarının üzerinde olsa da kafasını kaldırdığı an orada göreceğim parıltıyı biliyordum.

"İlkay" dedi kafasını kağıtlardan bir an kaldırmadan. "Beni izlemeyi kes ve dosyaları düzenle"

Burnumdan sert bir soluk verdim ve kendimi tekerlekli sandalyede geriye doğru ittirdim. "Bu dosya işleri için çok zekiyim, zamanımı bunlarla harcamak değil suçlularla uğraşmak istiyorum"

Hep aynı konunun dönmesinden sıkılmış gibi kafasını kaldırdı ve mavi gözlerini gördüm, ifadesiz suratıma rağmen içim sıcacık oldu. "Bu muhabbetten bıktım"

"Aynı şekilde" dedim kaşlarımı kaldırıp, benim aksime gözlerini kıstı. "Kardeşim olman seni ayrıcalıklı yapmaz"

"Ama Ankara üniversitesinden birincilikle mezun olmak yapar" dedim. "Dosyalarını gizli gizli okumaktan sıkıldım"

"Daha mezun olmadın" dediğinde gözlerimi devirdim. "28 gün sonra olacağım ama"

Finallerimi vermiştim, tüm Üniversitenin en iyi ortalamasına sahip olduğumu biliyordum. Üçüncü sınıfta Erasmus ile Almanya'ya gimiştim, birinci ve ikinci sınıfın tatillerinde ise work and travel programlarına katılmak için Rusyadaydım. Bu yüzden Almancam, Rusçam ve Fransızcam oldukça iyi seviyedeydi. Bölümüm için farklı dil desteği çok gerekmiyordu ama ablam dil öğrenmem için oldukça ısrarcı olmuştu.

Elindeki kalemi masaya bıraktı ve parmaklarını göz pınarlarına bastırdı. İstifimi hiç bozmadan bekledim, kafasını kaldırıp tekrar gözlerime baktı. "Ne istiyorsun?"

Hızla oturduğum yerde dikildim ve masanın üzerine dirseklerimi yasladım. "Gerçek bir dava" dedim.

Bir süre mavi iri gözleriyle benim mavi gözlerime baktı. Benim inatçılığımı en iyi o bildiği için en sonunda dayanamayarak gözlerini gözlerimden çekti. "Tamam" dediğinde sırıttım. "Diğer davama sende benimle katılabilirsin"

"Yardımcın gibi mi?" dedim heyecanla, çerçeveleri şeffaf olan gözlüklerini gözlerine takarken "Yardımcım gibi" dedi.

"Dava ne olursa olsun vazgeçmeyeceksin ama, yoksa bu evi başına yıkarım. Söz ver"

Duraksadı, kafasını kaldırmadan mavi gözlerini gözlerime dikti. İşte, mahkumları yusuf yusuf yapan bakışları bu bakışlardı ama bende işlemiyordu. Çünkü aynı genler, gözler bende de vardı. Kurbanını bekliyordu yalnızca.

"Tamam İlkay söz, şimdi dosyalarınla ilgilen"

"Siktiğimin dosyaları..." diye homurdanarak bakışlarımı tekrar kağıtlara indirdiğimde "Konuşmadan" diye ekledi.

canbazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin