Çocukluğum 10

3.1K 228 42
                                    

1  Yıl Sonra

Tunç havalimanından çıkınca yanındaki arkadaşlarına döndü.

"Canım memleketim"

Ahmet iç çekerek konuşmuştu. Tam bir yıldır İtalya'daydılar. Türkiye'ye dönmemişlerdi. İşleri rayına sokma ve büyük bir ilerleme için sadece İtalya'daki işe odaklanmışlardı. Şimdi ise bit haftalığına gelmişlerdi. İşi daha yeni kurdukları için daha çok İtalya'da kalmalılardı. İlerde elinde bir kağıtta isimlerini görünce oraya doğru yürüdüler. Mert onlar için araba yollamıştı. Bu bir yıl içinde Mert ile baya yakın olmuşlardı. Aralarında güzel bir dostluk başlamıştı.

Şoför onları görünce oraya doğru gitti. Elindeki bavulları aldı ve arabanın bagajına koydu. Ahmet gülümseyerek arkadaşlarına baktı.

"Ortak gibi ortak be!'

Onun bu sesiyle gülümsedim. Sonra üçümüzde içeriye girdik. Akif'in telefonunun çalmasıyla göz ucuyla ona baktım.

"İndik Mert bey"

Mert'in ismini söylemesiyle ben ve Ahmet'in bakışları ona döndü.

"Tabii, önemli değil. Size de iyi günler"

"Mert Bey'in size selamı var. Toplantısı olduğu için gelememiş. En kısa sürede buluşalım diyor."

İkimizde sadece bir baş hareketiyle onu onayladık. Yolun geri kalanında pek konuşmamışlardı. Önce Ahmet'i eve bırakmışlardı. Şimdi ise Tunç'un evine doğru gidiyorlardı. Tunç, Akif'e onlara gelmesini söylese de Akif eve gidip uyuyacağını söylemişti. Evlerinin önüne gelince araba durdu. Akif arkadaşına döndü ve elini omuzuna attı hafif sıktı.

"İyi şanslar kardeşim. Eğer bir şey olursa saat kaç olursa olsun beni ara"

Tunç arkadaşına gülümsedi ve arabadan çıktı. Bagajdan çantasını aldı. Bagajın kapağını kapattıktan sonra araba hareket etti. Elinde bavuluyla eve döndü. Eve baktığında gülümsedi. Özlemişti evini. Tam bir yıldır yoktu buralarda.

"Tunç"

Duyduğu ses ile gözlerini kapattı. Çünkü eğer gözlerini kapatmasa ağlayacağını düşünüyordu. Sesini duyarken böyle hissetmişse yüzünü görünce nasıl hissedeceğini düşünmek bile istemiyordu. Buraya gelerek hep acaba onu unuttum mu diye düşünüp durmuştu. Ama şimdi görüyordu ki unutmamaştı.

Çünkü karnındaki kelebekler. Titreyen dizleri ve her an akmayı bekleyen göz yaşları her şeyi açıklıyordu. Asla duygularını belli eden biri değildi ama şu an gerçekten ağlamak istiyordu. Emrah'a sarılıp ağlamak istiyordu.

Gözlerini açtı ve derin bir nefes aldı. Sonra ise yavaşça ona döndü. Emrah evinin önünde durmuş ona bakıyordu. Bakışları Emrah'ın her noktasına değdi. Tam bir yıldır ne onu görmüş ne de sesini duymuştu. Değişmişti sanki büyümüş gibiydi. Bakışları, duruşu büyümüş gibiydi. Ama hâlâ aynı tanıdık his vardı. Emrah'a bakarken içini ısıtan o his bir yıl sonra aynı yerde tekrar yeşerdi.

O güzel yaban çiçeği içinde tekrar yeşerdi.

"Hoş geldin"

Emrah ona doğru adımlarken konuştu. Karşı karşıya geldiklerinden iki ne yapacağını bilemedi. Emrah ona sarılıp sarılmayacağını düşünüyordu. Tunç ise onun yüzünü inceliyordu. Hafif sakalı çıkmıştı. Beresinden çıkan uzun saçları vardı. Saçlarını uzatmıştı biraz. Sonra bereye biraz uzun bakınca gülümsemeden edemedi. Bu onun beresiydi. Emrah'ın ondan aldığı beresiydi.

Tunç o an gülümsedi ve hızla Emrah'a sarıldı. Emrah affalladı . Tunç burnuna gelen koku ile gözlerini kapattı.

"Özlemişim"

Ağzından bu kelime döküldü. Sessiz söylediği için Emrah duymamıştı. Emrah havada kalan ellerini Tunç'un beline doladı ve sarılışına karşılık verdi. Ne kadar Tunç ile kavga etseler ve anlaşamasalar da özlemişti Tunç'u. Ona karışan ve sinir eden bu adamın yokluğu çok belli oluyordu.

____________

Tunç önündeki manzara ile gözlerini kaçırdı. Eve geleli bir hafta olmuştu neredeyse. Gitmesine az kalmıştı. Bu bir hafta güzel geçmişti. Baya güzel geçmişti. Emrah ile eski zamandaki gibilerdi. O didişen ve anlaşamayan ikili. Tunç bu hallerinden hiçbir zaman sıkılmamıltı. İkisi de bu hallerini seviyordu.

Tunç bahçeye çıkarken bir yandan da esniyordu. Sabah aşağıdan gelen seslerle uyanmıştı. Güzel bu uyanmaydı çünkü Emrah'ın sesi ile uyanmıştı. Daha doğrusu o güzel kahkahasıyla. Bu ise günün güzel geçeceğine işaretti. Çünkü güne Emrah ile başlamıştı.

"Günaydın"

Neşeli sesiyle bütün bakışlar ona döndü. Alp'e göz kırptıktan sonra boş bir sandalyeye oturdu.

"Oğlum çok mutlusun"

Annesinin sesiyle gülümsemesi büyüdü ve ona döndü.

"Mutluyum anne evimdeyim ailemleyim..."

Sonra bakışları Emrah'a döndü.

"Bütün sevdiklerim yanımda"

Emrah'a kısa bir bakış atmış ve Alp'e gülümsemişti. Sanki Alp'e bakmak isterken Emrah ile göz göze gelmişler gibi olmuştu. Annesi elini kulağına götürdü ve tahtaya vurdu.

"Allah yüzündeki gülümsemeyi eksik tutmasın oğlum"

Tunç daha çok gülümsedi. Kendini sevgi pıtırcığı gibi hissediyordu. Bir Emrah'ın sesi buna sebep olmuştu. Güzel tatlı bir kahkaha.

"Emine teyze bu ekmekleri nereye koyayım?"

Duyduğu ince sesle bakışları oraya döndü. Bir kız elinde ekmek sepetiyle onlara bakıyordu.

"Sezen kızım sen onları ver bana"

Duyduğu Sezen ismi ile her şey donuklaştı. Sadece kullağında Emrah'ın ben Sezen'e şans vereceğim dediği cümle yankılandı. Sonra bakışları Emrah'a döndünce gülümseyerek Sezen'e baktığını gördü.

O an tek bir şey istedi. Şu an dünyanın başka bir ucunda olmayı diledi. Ya da sağır olmayı kör olmayı diledi. Bu görüntü dışında her şeyi görmek ve başka şeyler duymak istedi. O an yok olmak istedi.

Bir ara Emine teyzenin Sezen'i ona tanıttığını duydu. Ne demişti Emrah'ın sevgilisi demişti. Sonra o da senin çıkmaycağını düşünerek konuştu ama sesi çıktı. Tanıştığma memnun oldum dedi. Başka bir şey diyemedi.  Sonra bakışlarını tabağına çevirdi.

"Ben telefonumu yukarıda unutmuşum"

Kimsenin yüzüne bakmadan oturduğu yerden kalktı ve eve doğru gitti. Kendi odasına çıkarken gözünden bir yaş düştü. Elinin tersiyle sildi ve odaya girdi. Odanın banyosuna girince yüzünü buz gibi su ile yıkadı.

"Kendine gel oğlum."

Ellerini mermere dayadı ve aynadan kendine baktı.

"Emrah'ın sevgilisi"

Kendi kendine fısıldamıştı. Sonra Emrah'ın, Sezen'e bakarken ki bakışlarını hatırladı.

"En azından mutlu benim aksime"

_________

İtalya'ya gidene kadar Tunç çoğunlukla odasında kaldı. Saatlerce deli gibi çizim yaptı. Emrah'ı çok görmedi. Görmek istemedi. Çünkü görse dayanamayacağını biliyordu. İtalya'ya gideceği gün ise Emrah'ı uzaktan görmüştü. Sevgilisiyle el ele yolda yürüyorlardı. Fazla mutluydu onun aksine. Ama Tunç o an mutlu oldu. Çünkü Emrah mutluydu. Emrah'ın mutluluğu onun için önemliydi. Evet canı yanıyordu ama Emrah mutlu ise canının yanması önemli değildi.

Çocukluğum - Gay Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin