Çocukluğum 21

3K 216 50
                                    

Emrah önündeki tabağa gözlerini dikmiş bakıyordu. Elindeki çatalı makarnanın içindeki patatese batırdı ama ağzına atmadı. Göz ucuyla onun gibi tabağına bakan Tunç'a baktı. O da onun gibi çatalını tabakta döndürüyordu. O itirafın üzerinden dört gün geçmişti. O dört gün boyunca Tunç ondan kaçmıştı resmen. Sabah erkenden gidiyor akşam ise geç geliyordu. Göz altları hafif çökmüş yüzü ise baya bir solgun görünüyordu. Alp ona nedenini sorduğunda ise işten dolayı deyip konuyu kapatmıştı.

Bugün ise Alp berber yemek yemelerini istediği için üçü berber yemek yiyordu. Yavuz nöbette olduğu için üçü evde tekti.

"Siz kavga mı ettiniz?"

Alp'in sorusu ile Emrah bakışlarını tabaktan kaldırmadı. Ne diyeceğini bilmediği için sustu.

"Hayır"

Emrah bu sefer bakışlarını kaldırdı ve Tunç'a baktı. Kısa bir şey söylese de sesini ilk kez duyuyordu. Ve bu kalbinin hızlı atmasına neden oluyordu.

"O zaman neden böylesiniz."

Alp kaşlarını çatarak konuştu. Çünkü biliyordu bir şeyler saklıyorlardı. Tunç tabaktan bakışlarını kaldırdı ve kardeşine baktı.

"Abicim sadece fazla yorgun olduğumuz için böyle. Kimse kavga etmedik ve aramız gayet iyi."

Sonra bakışlarını Emrah'a çevirdi. Bu hareketle nefesinin kesildiğini hissetti. Sadece bir bakışla bile dağılıyordu. Konuşmak için ağzını açsa da sustu ve bakışlarını tabağa çevirdi. Böyle davrandığı için Emrah'ı üzdüğünü biliyordu ama yine de yapamıyordu. İstemese bile yüzü düşüyordu.

Abisinin açıklamasıyla ikna olmasa bile uzatmak istemediği için sustu. Emrah ise hiçbir şey demedi ve tabağına baktı. Uzun zaman sonra Tunç ona bakmıştı ve bu hareket kalbinin hızlı atmasına neden olmuştu. Yüzünde silik bir gülümseme bile oluşmuştu.

"Bu arada iki gün sonra İtalya'ya gitmem gerekiyor."

Emrah'ın yüzündeki silik gülümseme dondu ve hızla Tunç'a baktı. Ne demek gidiyorum.

"Temelli mi?"

Alp'in sorusu ile Emrah'ın kaşığı tabağına düştü. Birden elinden kaymıştı. Alp ona baksa da Tunç yüzünü ona çevirmemişti. Biliyordu baksa gitmezdi. Ama girmesi ikisi için de çok önemliydi. Çünkü biraz uzaklaşmak ikisine de iyi gelecekti.

"Hayır iki günlüğüne. Orada küçük bir işim var."

İki gün kısa olsa da ikiliye de iyi gelecekti. Tunç buna inanarak gidiyordu. Akif ne kadar gidebilirim dese de o gitmeyi teklif etmişti. Akif ise arkadaşı böyle iyi olacağına inanıyorsa kabul etmek istedi. Gerçekten de Tunç'un mutlu olmasını istiyordu. Aşkına çok güzel sahip çıkıyor ve yaşatıyordu. Bunun için mutlu olmak en büyük hakkıydı.

"Sadece iki gün mü?"

Alp'in sorusu ile başını salladı. Alp gülümsedi. Sonra ise çalan telefonu ile oraya baktı. Sevgilim yazısını görmesiyle gülümsedi ve izin isteyip ayağa kalktı. Telefonu açtıktan sonra odasına doğru yürüdü.

"Gerçekten sadece iki gün mü kalacaksın?"

Tunç duyduğu sesle gözlerini yumdu.

"Evet, işlerimi bitirip hemen döneceğim."

Emrah elindeki çatalı sıktı.

"Benden kaçmak için mi gidiyorsun?"

Tunç duyduğu soruyla bakışlarını Emrah'a çevirdi. Göz göze gelmeleriyle o da elindeki çatalı sıktı. İkisinin bakışmasını Alp böldü.

"Abi, Ali Rıza beni aşağıda bekliyormuş biraz yanına gidiyorum."

Tunç başını tamam anlamında salladıktan sonra Alp evden ayrıldı. Tunç ise önündeki tabağa döndü.

"Soruma cevap veremedin"

Emrah'ın sesi biraz sert çıkmıştu. Tunç ona göz ucuyla baktı.

"Hayır"

Emrah alayla güldü.

"Karşında o küçük Emrah yok. Kimi kandırıyorsun sen. Bildiğin benden kaçıyorsun."

Sesi yine sinirli çıkmıştı. Tunç elindeki çatalı bıraktı ve Emrah'ın gözlerine baktı.

"Ne yapmamı bekliyorsun Emrah. Beni sevmiyorsun. Tamam bunu biliyordum ama senden duyunca daha değişik oluyormuş. İçimdeki karmaşayı ancak uzak olmak durdur. Biraz zamana ihtiyacım var."

Emrah bakışlarını ellerine çekti.

"Gitme..."

Sesi titreyerek çıkmıştı. Yutkunmaya çalıştı ama boğazındaki yumru buna izin vermedi.

Sonra başını kaldırdı ve Tunç ile göz göze geldi. Tunç gördüğü dolu gözlerle neye uğradığını şaşırdı.

"Gitme Tunç. Eğer gidersen seni kaybedecekmişim gibi hissediyorum. Sanki sadece evden değil benden de gidecekmişsin gibi hissediyorum."

Oturduğu yerden kalktı ve Tunç'a doğru gitti. Tunç donmuş bir şekilde ona bakıyordu. Yan bir şekilde Tunç'un ayaklarının üstüne oturdu. Sonra ise ellerini boynuna doladı.

"Gitme"

Konuştuktan sonra ellerini boynuna doladı. Tunç'un elleri havada kalsa da kucağındaki bedeni sakinleştirmek için beline doladı. Emrah ile ilgili bildiği başka bir şey var ise o da üzgün ve sarhoş olunca ağlak bir bebeğe dönüştüğü.

Yavaşça Emrah'ın sırtına vurdu. Biraz öyle kaldıktan sonra Emrah ondan ayrıldı. Tunç, Emrah'ın göz yaşlarını sildi. Emrah bu hareket ile gülümsedi.

"Tunç dört gündür sadece seni düşünüyorum."

Bu söz ile Tunç'un kalbi hızlandı.

"O günden sonra kalbimin üstüne bir ağırlık çöktü. Bana aşkını itiraf eden insanlardan sonra hiç böyle olmamıştim. Sanki sana evet deseydim kalbimdeki ağırlık yok olacaktı."

Burnunu çekti.

"Bana söylediğin o güzel kelimeler beynimde dönüp durdu."

Sonra Tunç'un ellerini tuttu.

"Ben kalbimdeki ağırlık gitsin istiyorum. İçimden bir ses sana şans vermemi söylüyor ve ben bu sese sıkı sıkıya sarılmak istiyorum."

Tunç duyduklarıyla nefesinin kesildiğini hissetti.

"Emrah eğer bana üzüldüğün için böyle yapıyorsan istemiyorum. Üzülmeye razıyım ama buna katlanamam."

Emrah ellerini Tunç'un yanaklarına koydu.

"Öyle düşünme şapşal. Şuan sana kalbimden geçenleri söylüyorum. Hem sence ben istemediğim bir şeyi yapar mıyım?"

Tunç duyduklarıyla gülümsedi. Gözlerinin hafif dolmasına engel olamadı.

"Yani şimdi aşkıma bir şans mı veriyorsun?"

Emrah güldü.

"Evet, aşkını yakından tanımak istiyorum. Bu kadar yıldır benim için beslediğin aşkını yakından görmek istiyorum."

Tunç başını Emrah'ın omzuna koydu.

"Emrah hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım."

Emrah kıkırdadı ve ellerini tekrar Tunç'un boynuna doladı ve ona sıkıca sarıldı.

"Bende çok mutluyum."

Gerçekten mutluydu Tunç'a şans verdiği için fazlasıyla mutluydu ve kalbindeki ağırlık uçup gitmişti.

_______

Tunç'u üzmeye kıyamadım.

Çocukluğum - Gay Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin