Çocukluğum 17

2.8K 225 12
                                    

Alp abisindeki bakışları Emrah'a çevirdi.

"Siz kavga mı ettiniz"

Başıyla bilgisayarında bir şeyler yapan abisini göstererek konuşmuştu. Emrah yemek masasındaki adama şöyle bir baktı sonra tekrar arkadaşına döndü.

"Biz ne zaman kavga etmedik ki?"

Alp arkadaşının dedikleriyle gülümsedi. Sonra kolunu Emrah'ın omuzuna attı ve biraz kendisine doğru çekti.

"Her zamanki kavganız gibi değil. Zaten sizin önceki olaylarınız da kavga sayılmaz da ama şimdiki ciddi gibi."

Emrah arkadaşının dedikleriyle gülümsedi. Doğru diyordu bir birileriyle hiçbir zaman kavga etmemişlerdi. O laf dalaşları ikili için hep eğlenceli oluyordu. Sanki normal hayatlarının bir parçası gibi.

"Yani aslında kavga değil ama kavga gibi bir şey oldu. Şimdi ben birkaç gün önce Tunç'un ofisine gittim yaaa oraya çok güzel bir kadın geldi."

Alp merakla arkadaşını dinliyordu.

"Sonra ben bu kadının Tunç'a bakarken birkaç bakışını yakaladım. Sonra bunu abine söyledim ve yakışıklarını dile getirdim."

Alp duyduğu şeyle gülümsedi. Abisinin hayatına birisinin girmesini gerçekten istiyordu. Abisi onun mutluluğu için her şeyi yapmıştı o da abisi mutlu olsun istiyordu.

"O ne dedi"

Emrah, Tunç'un ona birini sevdiğini söylediğini hatırlasa da söylemek istemedi. Sonuçta bunu Tunç söylerse daha iyi olurdu.  Sonuçta Tunç'un dediği gibi bu onun özel hayatıydı ve bunu ne kardeşine ne de başkalarına söylemek ona düşmezdi.

"İşte her zamanki gibi kızdı. O benim iş arkadaşım beni nasıl onunla yakıştırırsın falan dedi. Her zamanki öküz abin işte."

Tunç duyduklarıyla gülümsemeden edemedi ama bu anlık bir gülümsemeydi. Emrah'ın olayların hepsini anlatmaması hoşuna gitmişti.

"Anladım, klasik kuralcı abim işte. Ama hayatında biri olsun istedim. Sonuçta bu zamana kadar bizimle ve işiyle uğraştı onunda mutlu olmaya hakkı var."

Sonra biraz daha Emrah'a yaklaştı ve konuşmaya devam etti. Emrah'la uzun zamandır dedikodu yapmıyordu. Sanırım bunu özlemişti.

"Aslında annemle bir teorimiz var."

Tunç merakla o tarafa baktı. Çaktırmadan baktığı için ikili onu görmemişti. Emrah ise merakla teoriyi bekliyordu.

"Bence abim birine aşık yada aldatıldı. Çünkü annem ne zaman ona birini gösterse bakmadan direkt reddediyor. Buda iki teorimizi de güçlendiriyor. Çünkü herkese karşı kendini kapatmış. Ben abimin liseden sonra hayatına birinin girdiğini görmedim."

Emrah arkadaşının dediklerini düşününce haklı buldu. Gerçekten de liseden beri Tunç'un yanında kimseyi görmemişlerdi. Demek ki geçenlerde seviyorum dediği kişiyi yıllardır seviyordu. Bu kişiye karşı merakı arttı. Kimdi bu sevdiği kişi.

"Acaba kimi seviyor."

Alp Emrah'ın sorusuyla konuşmaya başladı.

"Bence mahalleden biri. Sevdiği kişinin mahalleden biri olması yüksek ihtimal. Yada İtalya'dan biri de olabilir. Sonuçta oraya gidince uzun zaman gelmedi. Kopamadı oradan."

Emrah her duyduğuyla yeni bir teori uyduruyordu. Emrah tam konuşacaktı ki duyduğu sesle iki baş da Tunç'a döndü.

"Orada değil gelin yanımda konuşun daha az duyarım."

Yakalanmanın verdiği hissle ikili ışık hızıyla birbirinden ayrıldı.

"İftira"

"Yalan"

İkili hızla ve aynı anda konuşmuştu. Alp hemen yerinden kalktı.

"Benim ders çalışmam lazım malum vizeler yaklaşıyor"

Emrah arkadaşının yalanıyla elini anlına vurdu. Birkaç hafta önce biten vizeleri nasıl tekrar başlasın. Gerçekten bu Alp yalan söylemekte çok başarısızdı. En acilinden ders alması gerekiyordu. Alp salondan çıktıktan sonra Emrah yerinden kalktı ve Tunç'un yanına gitti. Karşı sandalyesine oturunca Tunç'un bakışlar ona döndü ve hayırdır dercesine başını salladı.

"Kimi seviyorsun"

Tunç duyduklarıyla gözlerini devirdi. Emrah'a bir şey söylemedi ve tekrar işine döndü. Emrah hâlâ ona kızgın olduğunu anladı. O günden sonra gerçekten de aralarına bir soğukluk girmişti. Anlaşılan Tunç'un özel hayatına bu kadar müdahale edilmesi hoşuna gitmiyordu.

Oturduğu yerden kalktı ve Tunç'un yan sandalyesine oturdu.

"Özür dilerim özel hayatına bu kadar burnumu sokmamalıydım"

Tunç duyduğu tatlı sesle gözlerini kapattı. Şimdi ona nasıl kızgın olabilirdi ki. Aslında kızgın da değildi. Tunç'un böyle hep yanında olması hoşuna gittiği için biraz uzatmıştı bu durumu. Ama Tunç'un şuan ki ses tonu onu eritip yok etmişti.

Kafasını sağa çevirdi ve Emrah'ın yüzüne baktı.

"Sen bana bu ses tonuyla konuşursan sana nasıl sinirli kalabilirim."

Emrah duyduklarıyla gülümsedi. Tunç şuan içinden geldiği gibi davranıyordu.

"Bana kıyamıyorsun değil mi?"

Emrah bunu şakaya vurarak söylemişti.

"Kıyamıyorum."

Emrah çok içten konuşan adam ile gülümsedi. Niye şuan yanındaki adama doğru çekildiğini hissediyordu. Sanki ruhu yanındaki adama çekiliyordu.

"Onu çok mu seviyorsun."

Tunç soruyla gülümsedi.

"Kendimden bile daha çok"

Emrah duyduklarıyla bakışlarını masada gezdirdi.

"Umarım o da seni kendinden daha çok sever."

Sonra aklındaki sorularla konuşmaya devam etti.

"Onunla İtalya'da mı tanıştın."

Tunç başını olumsuz anlamda salladı.

"Nerede tanıştın"

Tunç derin bir nefes aldı.

"Emrah bunları neden soruyorsun."

Emrah bakışlarını Tunç'a çevirdi.

"Sadece merak ediyorum. Ne kadar meraklı biri olduğumu biliyorsun."

Tunç biliyorum dercesine başını salladı. Sonra yüzünü Emrah'a yaklaştırdı.

"Bu kadar merak iyi değil boşver gitsin."

Emrah başını Tunç'un omzuna bıraktı. Gözlerini kapattı.

"Boşveremiyorum"

Sonra kısık bir sesle konuşmaya devam etti.

"Neden yapamıyorum bunu."

Çocukluğum - Gay Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin