Tunç çizim defterini kapattıktan sonra masanın üzerini toplamaya başladı. Saat epey geç olmuştu. Alp ile konuştuktan sonra çizim yapmaya devam etmişti. Arada koltukta uyuyan Emrah'a bakışları değse de bitirmişti işini. Emrah öyle karşısında uyurken çalışmak zor olsa da bunu başarmıştı.
Sandalyeden kalktı ve ceketini giydi. Yavaş adımlarla koltukta uyuyan sevdiğine doğru yürümeye başladı. Yanına gelince yavaşça önünde diz çöktü. Şimdi o güzel yüzü tam karşısındaydı. Elleri Emrah'ın o mükemmel saçlarına gitmek istese de dokunamadı. Öyle havada kaldı.
Bu durum ile burukça gülümsedi. Sonra elleri uzaktan Emrah'ın saçlarına dokundu. O her zamanki gibi onu uzaktan sevdi.
"Emrah"
Sesi çok kısık çıkmıştı. O bile zor duymuştu kendini. Boğazını temizledi. Kendine gelmesi lazımdı.
"Emrah uyan eve gidelim geç oldu."
Emrah yerinde kıprandı ama gözlerini açmadı. Bir daha Emrah diye seslendikten sonra sonunda Emrah uyandı. Emrah uyanınca karşısında gördüğü yüz ile gülümsedi.
Tunç ona içten gülümseyen güzel adam ile gülümsemeden edemedi.
"Günaydın"
Emrah daha çok gülümsedi.
"Günaydın"
Sonra uzandığı yerden doğruldu.
"Koltuğun çok rahatmış. Hayatımda hiç böyle rahat bir koltuk görmedim."
Tunç heyecanla konuşan adam ile gülümsedi. Emrah gördüğü gülümseme ile kalbinin teklediğini hissetti. Hemen bakışlarını başka tarafa çekti. Sanırım ilk kez Tunç'un böyle içten gülümsemesini gördüğü için şaşırmış olmalıydı.
"Ş-şey ben bir lavaboya gidelim sonra çıkarız"
Tunç başımı tamam anlamında salladı. Emrah çıktıktan sonra o da koltuktaki kabanını aldı. Emrah uyurken üstüne örtmüştü. Elindeki kabanı burnuna yaklaştırdı ve kokusunu için çekti. Kendini durduramamış ve bu hareketi yapmıştı. Burnuna dolan güzel koku ile gülümsedi. Kabanı Emrah kokuyordu. Bildiğin kendine ait olan bir şeye Emrah'ın kokusu sinmişti. Bu düşünce daha çok gülümsemesine neden oldu.
Açılan kapı sesi ile kabanı burnundan çekti. Yüzündeki silik gülümseme ile Emrah'a döndü.
"Çıkalım istersen"
Kabanı aldı ve giydi. Bu güzel koku bütün takımına sinsin istiyordu. Emrah da kendi montunu giyince çantasını aldı ve ona doğru gitti. İkili berber şirkette çıktı. Arabaya kadar ikili de konuşmadı. Bazen kaçak bakışlar ile birbirlerine bakıyorlardı.
Tunç arabayı çalıştırınca bu sessizliğe son vermek için konuşmaya başladı.
"Şirketimizi beğendin mi?"
Emrah dışarıdaki bakışlarını yanındaki adama çevirdi.
"Çooook beğendim. Çok güzeldi. Orada çalışma isteğim arttı."
Tunç güldü.
"Zaten çalışıyorsun. Unuttun mu asistanımsın sen benim"
Emrah sırıttı.
"Doğru, senin mükemmel asistanın"
İkili de son cümle ile gülümsedi. Emrah aklına gelen şeyle dudaklarını dişledi ve konuşmaya başladı.
"Bugünkü kadın..."
Sonra sustu.
"Oya hanım mı?"
Emrah başını evet anlamında salladı.
"Evet, o çok güzel bir kadın değil mi?"
Tunç sağa döndükten sonra konuşmaya başladı.
"Kadına çok dikkat etmedim ama evet güzel bir kadındı"
Tunç toplantıya yanındaki Emrah yüzünden dikkatini verememişti. Zaten yanında Emrah varken dünya ile iletişimi kesiliyordu. Emrah yüzünden başka bir şey düşünemez olmuştu. Artık Emrah'a nasıl bu kadar bağlanmış olduğunu düşünür olmuştu. Bir çocuk bakışıyla bile onu yerle bir ediyordu.
"Güzel bir kadındı. Böyle alımlı falan. Baya da sana baktı."
Tunç kaşlarını çattı ve yanındaki Emrah'a döndü.
"Emrah bu konuyu nereye bağlayacaksın"
Sesi istemeden biraz sert çıkmıştı.
"Yani sizi böyle yan yana koyunca baya yakışıyorsunuz"
Emrah neden şu an bunları söylediğini bile bilmiyordu.
Tunç alayla gülümsedi. Bildiğin Emrah ona birini ayarlamaya çalışıyordu.
"Bizi öyle yan yana koyma"
Emrah sinirli sesle hemen konuşmaya başladı.
"Sadece seni düşünüyorum. Sonuçta artık biraz da özel hayatına vakit ayırman gerekiyor."
Tunç bu sefer sesli bir şekilde kahkaha attı.
"Emrah anneme bağlama. Hem özel hayatımla ilgili kararları bir zahmet ben vereyim."
Sesi istemeden sert çıkmıştı. Sevdiği adamın ona birini ayarlamaya çalışması onu istemeden sinirlendirmiş ve biraz kırmıştı. Neden imkansız oldukları hep yüzüne vurulmak zorundaydı ki. Zaten biliyordu ama Emrah'ın her hareketi bunu göstermek zorunda değildi.
"Ben sadece seni düşünüyorum"
Tunç derin bir nefes aldı. Onu kıracak bir şekilde konuşmak istemiyordu. Sakin olmalıydı.
"Biliyorum Emrah ama gerek yok. Ama ben böyle mutluyum. Hem hayatımda biri olmadığını nereden biliyorsun"
Emrah bakışlarını hemen Tunç'a çevirdi.
"Hayatında biri mi var. Biz niye hiç görmedik"
Tunç gülümsedi.
"Göremezsin çünkü beraber değiliz"
Emrah kaşlarını çattı.
"O nasıl oluyor. Platonik misin?"
Tunç tekrar gülümsedi.
"Evet"
"O zaman pek bir özel hayatın olmuyor"
Tunç alt dudağını dişledi.
"Benim için oluyor. Kalbim o kişi ile dolup taştığı için hayatımda biri oluyor ve ben o tahtı başkasına vermeyi düşünmüyorum."
Emrah gülümsedi.
"Şaşırdım, senden böyle güzel sözler duymak şaşırtıcı. Ama sevdiğin kişi çok şanslı"
Tunç gülümsedi.
"Asıl ben şanslıyım o kadar mükemmel biri gönlüme düştü diye."
Emrah duyduklarıyla bu sevgiye imrenmeden edemedi. Tunç'un sevdiğini anlatılten ki bakışları bile ne kadar çok sevdiğini gösteriyordu. Kıskanılacak bir sevgiye benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluğum - Gay
RandomOna gülümseyerek bakan Tunç ile başını ne var dercesine salladı. "Ne bakıyorsun." Tunç tezgâhın üstündeki peçeteyi aldı ve Emrah'ın ağzını sildi. "Küçükken de böyleydin. Yemek yediğin zaman her yerini kirletirdin." Emrah bu hareketle kaşlarını çattı...