Çocukluğum 38

1.7K 141 3
                                    

Tunç yeni tasarımı ile uğraşırken açılan kapı ile arkasına döndü. Emrah elinde tuttuğu bebekle içeriye girdi.

"Sevgilim biz geldik"

İ harfini uzatarak konuşmuştu. Tunç dönen sandalye ile Emrah'a doğru tam döndü.

"Hoş geldiniz sevgilim. Küçük hanım kim?"

Emrah kucağındaki bebeğe bakıp gülümsedi.

"Bu küçük hanım benim kuzenim. Annesi ve babası hastanede o yüzden iki günlüğüne bizimle birlikte olacak. Ben seni ona anlattım o da seni çok merak etti bende getirdim."

Tunç sandalyeden kalktı ve Emrah'ın yanına gitti. Elini Emrah'ın beline attı ama ona fazla yaklaşmadı. Sonuçta şuan aralarında bebek duruyordu.

"Bu küçük hanım beni merak etmezse gelemeyeceksin yani?'

Emrah sırıttı.

"Bilmem öyle mi yapacağım."

Tunç cilveli bir şekilde konuşan sevgilisinin yanağını öptü. Sonra dudağına da küçük bir öpücük kondurdu. Emrah boştaki eliyle Tunç'u itti.

"Tunç ne yapıyorsun bebek var"

Tunç omuz silkti.

"Benim suçum değil sende bu kadar tatlı olmasaydın."

Emrah omuz silkti.

"Sevgilim yine de çocuğun yanında öpme."

Tunç tamam anlamında başını salladı.

"Aşağıya inelim mi? Deniz yemek yiyecek. Sen de uzun süredir buradasın. Hem kek de yaptım."

"Tamam sevgilim gidelim."

Tunç masanın ışığını kapattı ve kalemleri de toplandıktan sonra Emrah ile birlikte aşağıya indiler. Emrah sevgilisine döndü ve Deniz'i ona uzattı.

"Siz oturun ben de yemeği ve keki tabaklara koyup getireyim."

Tunç bebeği kucağına alınca Emrah hemen tezgaha doğru gitti ve yemeği tabaklara boşaltmaya başladı bile.

Tunç kucağındaki bebeği kendine çevirince Deniz elini Tunç'un yüzüne attı ve hafif çıkmış sakallarıyla oynamaya başladı.

"Sen çok mu acıktın?"

Deniz soru soran adamla yüzüne uzun uzun baktıktan sonra sadece ağzını açtı. Tunç bu tatlı bebek ile gülümsedi. Deniz tekrar yanakları tuttu bu sefer ağzını Tunç'un yanaklarına bastırdı. Tunç yüzünü ekşitmeden edemedi.

"Sevgilim biraz daha yemeği getirmezsen bu hanımefendi beni yiyecek."

Emrah konuşan Tunç'a döndü ve gördüğü manzara ile gülümsedi.

"Dayan sevgilim geliyorum."

Tunç, Deniz'i biraz kendinden uzaklaştırdı.

"Sen çok mu acıktın? Bekle benim yaban çiçeğim şimdi bize yemek getirecek."

Deniz konuşan adam ile o da kendi çapında konuştu.

"Yaban çiçeği kim mi? Yaban çiçeği benim hayatımın anlamı. Bak orada bize yemek yapan tatlı kişi."

Eliyle Emrah'ı gösyerince Deniz de o tarafa baktı. Emrah elindeki tabakları masaya getirdi. Tunç için bir bardak çay da getirdi. Sonra Tunç'un yanındaki sandalyeye oturdu.

Deniz mamasını görünce tabağa doğru uzanmaya çalıştı. Emrah ve Tunç bu görüntü ile gülümsedi. Fazla tatlı bir bebekti. Emrah tabaktaki kaşığı aldı ve Deniz'e uzattı. Deniz hemen kaşıktaki mamayı yedi.

Tunç Deniz'e doğru eğildi ve yüzüne gelen küçük saçları geriye attı.

"Sen çok mu acıktın?"

Deniz konuşan adamı dinlemedi ve tekrar tabağa doğru uzandı. Emrah bu hareket ile kaşığa tekrar mama koydu.

"Anlaşılan küçük hanım baya aç. Bizi dinlemiyor bile."

Emrah gülerek konuştu. İkisi Deniz doyana kadar ona yemek verdiler. Emrah arada da Tunç'a keki uzatıyordu. Tunç bebeği tuttuğu için rahatça bir şey yiyemiyordu. Böyle olunca da Emrah iki bebeğe de yemek yediriyordu.

Deniz'in yüzünü ellerinin arasına aldı.

"Doydun mu benim bebeğim"

Konuştuktan sonra Deniz'in yüzüne öpücük kondurdu. Sonra Tunç'a döndü.

"Sen doydun mu benim koca tatlı bebeğim"

Tunç gülümsedi ve başını evet anlamında salladı. Ama öpücük almayınca yüzündeki gülümseme yavaşça söndü.

"Öpücük nerede kaldı?"

Emrah kahkaha attı ve oturduğu yerden kalktı. Deniz onları görmeyecek diye Tunç'un dudağına öpücük kondurdu. Sonra iki yanağını da öptü.

"Oldu mu?"

Emrah tam geriye doğru giderken ensesinden tuttu ve o da durağına öpücük kondurdu.

"Şimdi oldu"

Emrah gülümsedi. Tunç çalan telefonu ile arayana baktı. Akif yazısını görünce Deniz'i sevgilisine uzattı.

"Telefonla konuşup geliyorum."

Emrah kucağındaki bebek ile gülümsedi.

"Tamam bende sizin odaya gidip Deniz'i uyutmaya çalışacağım."

Tunç telefona cevap verince Emrah da yukarıya çıktı.

"Efendim Akif"

Akif oturduğu koltuktan kalktı.

"Luis bugün beni aradı. Düğününü erkene almış eşi için birkaç takı tasarlamamızı istiyor."

Tunç derin bir nefes aldı.

"Tamam ben onun için birkaç şey tasarlarım."

Luis onların İtalya'daki arkadaşları ve iş ortaklarıydı.

"Bizi de düğüne çağırmış."

"Tamam gideriz. Ahmet ile konuştun mu?"

Aktif alışkanlıktan başını olumlu anlamda salladı.

"Evet ama Mehmet için kız isteyeceklermiş siz gidin dedi."

"Tamam ikimiz gideriz. Emrah'ı ikna etsem belki o da gelir."

Akif oturduğu yerden kalktı.

"Mert bey de gelecekmiş."

Tunç gülümsedi.

"İyi o zaman dördümüz gezeriz."

"Tamam sonra konuşuruz. Akşamki davete hazırlanmam lazım."

Tunç görüşürüz dedikten sonra ikisi de telefonu kapattı. Tunç odasına doğru yürüdü. Deniz'in uyuduğunu düşündüğü için kapıyı yavaşça açtı. İçeriye girince yatakta uyuyan ikili ile yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu.

"Sadece bebeği uyutacaktın sandım."

Sessiz bir şekilde konuştu. Yatakta uyuyan ikiliye doğru yürüdü ve onların yanına yatağa uzandı. Deniz şimdi ikisinin ortasında uzanıyordu. Tunç bu hallerine gülümsedi ve o da gözlerini kapattı.

Kendini ve Emrah'ı ileride böyle bir tabloda hayal etmeden duramadı.

_________

Finale yaklaşıyoruz bu arada.

Öptüm sizi

Çocukluğum - Gay Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin