Emrah yatağında oturmuş eşyalarını toplayan Tunç'u izliyordu. Yarın sabah İtalya'ya gidecekti. Her ne kadar Emrah gitmesini istemese de gidiyordu. Sonuçta başta gideceğini söylediği için gitmeliydi. Hem katılacağı toplantılara ve bir törene onun geleceği söylenmişti bile.
"Neden kendine çok eşya götürmüyorsun"
Tunç konuşan Emrah'a döndü. Sadece bilgisayar çantasını ve çizim çantasını hazırlıyordu. Bir de İtalya'dan bir arkadaşı türk kahvesi istemişti onu görüyordu.
"Emrah orada yaşadığım için eşyalarım zaten var."
Emrah geriye yaslandı
"Şimdilik"
Tunç anlamaz bir şekilde ona baktı.
"Ne şimdilik?"
Emrah gülümsedi
"Orada yaşıyor olman şimdilik"
Tunç kahkaha attı ve Alp'in yatağına oturdu. Şimdi Emrah ile karşı karşıyadılar.
"İzin vermiyor musun?"
Emrah düşünür gibi yaptı.
"Tch şimdi benim resmi sevgilim olursan öyle uzakta yaşamanı istemem. Yanımda olacaksın"
Tunç duyduklarıyla gülümsedi.
"Bensiz mi dayanamıyorsun yoksa seni aldatırım diye mi düşünüyorsun?"
Emrah aldatma lafını duymasıyla kaşlarını çattı. Sonra aklına gelenle gülümsedi.
"Aşkın tek taraflıyken aldatmamışsın şimdi mi aldatacaksın?"
Kelimeler birden ağzından çıkmıştı. Gerçekten de Tunç'un yanında hiç kimseyi görmemişti bu zamana kadar. Buda demek oluyordu ki ona aşık olduğundan beri kimseyi hayatına almamıştı. Sonra aklına İtalya'daki zamanları geldi sonuçta orada yanında değildi.
"Aldatmadın değil mi?"
Sesi sert çıkmıştı. Gözleri yatağın üstündeki türk kahvesine kaydı.
"Yoksa bunu ona mı götürüyorsun"
Onu sırıtarak dinleyen Tunç ile kaşlarını daha çok çattı. Tunç tatlı bir şekilde konuşan Emrah ile sırıtmadan edemedi. Emrah yanındaki yastığı ona fırlattı.
"Eğer öyle bir şey yaptıysan seni boğarım. Yoksa bu kahveleri ona mı görüyorsun? İçine zehir koyarım görürsün dünya kaç bucak."
Tunç duyduklarıyla kahkahasını gizlemeyemedi ve kahkaha sesi bütün odayı doldurdu. Emrah onu ciddiye almayan adam ile kaşlarını çattı. Sanırım şaka yaptığını sanıyordu ama Emrah baya ciddiydi.
"Ben uyarımı yapmış olayım da"
Tunç ağzının içimden konuşan adam ile gülümsedi ve ayağa kalktı. Sonra ona yaklaştı ve saçlarını karıştırdı. Emrah bununla gülümsedi.
"Bu kadar tatlı olma. Seni bırakmak zorken daha çok zorlaştırma"
Emrah duyduğu güzel sözle gözlerini kaçırdı. Neden hep aniden böyle şeyler söylüyordu ki.
Tunç utanan sevdiğiyle daha fazla utanmaması için daha çok konuşmadı ve işine döndü. Çekmeceyi açınca gördüğü kolye kutusu ile onu eline aldı. Bu Emrah'a İtalya'ya gitmeden önce yaptığı takıydı. Kutuyu eline aldı ve Emrah'a döndü.
"O ne?"
Tunç alt dudağını dişledi. Sonra ona biraz daha yakıştı ve ayaklarının önünde diz çöktü. Bu hareketle sanki evlilik teklifi edecekmiş gibi olduğu için Emrah'ın kalbi çok hızlı atmaya başladı. Tunç kutuyu açtı ve Emrah'a doğru çevirdi. Emrah gördüğü güzel kolye ile gülümsedi. Tunç'un yaptığı çok belliydi. Tam onun kaleminden çıkmıştı.
"Bunu sana ilk İtalya'ya gitmeden önce verecektim. O zaman ikimizde farklı yerlere gidecektik. Uzun süre birbirimizi görmeyecektik. Bu yüzden sana aşkımı söylemek istemedim."
Sonra o gün Emrah'ın başka bir kızla sevgili olacağı aklına gelince durdu. Şuan bile bunu tekrar duyunca kıskanmadan ve üzülmeden edemedi.
"Ama bazı nedenlerden dolayı söyleyemedim. Biraz geç oldu ama sana vermek istiyorum."
Kolyeyi çıkardı. Takmak için onay bekledi aldığı onay ile kolyeyi sevdiği adama taktı. Yıllar sonra o kolye sahibine gitti.
"Bu kolyeyi hayatım boyunca saklayacağım."
Tunç konuşan sevdiği ile ellerini tuttu ve birkaç buse kondurdu. Emrah da aynısını ona yapmak istedi ve onun gibi Tunç'un eline birkaç buse kondurdu.
"Teşekkür ederim"
Emrah gülümsedi.
"Asıl ben teşekkür ederim. Beni bu kadar güzel sevdiğin ve vazgeçmediğin için."
_________
Tunç salonda kurulmuş yatağına geçti ve gözlerini yumdu. Sabah erken uyanması gerekiyordu. Zaten yatağa geçince hemen uykuya dalan bir tipti. Kısa bir sürede hemen uyurdu.
Yatakta huzursuz bir şekilde hareket etti. Sırf Emrah için bu evde kalıyordu ve bu rahatsız koltuğa katlanıyordu. İstanbul'a geldiğinde başka bir yerde kalacaktı ama Alp'in ısrarları ve Emrah'tan uzak kalmamak için bu evde kalmaya ikna olmuştu.
"Tunç"
Tunç adının seslenmesi ile gözlerini açtı. Koltuğun yanına çökmüş Emrah ile göz göze geldi.
"Efendim"
Sesi kısık çıkmıştı.
"Seninle uyumak istiyorum."
Tunç duyduklarını birkaç saniye idrak edemdi.
"Anlamadım"
Emrah kaşlarını çattı.
"Baya açıklayıcı olduğumu düşünüyorum. Seninle uyumak istiyorum."
Son cümleyi heceleyerek söylemişti.
"Özür dilerim bir an şaşırdım. Tabii gel uyu"
Yana kaydı ve Emrah'a yer açtı. Emrah yatağa girdikten sonra yan döndü ve Tunç ile yüz yüze geldi.
"Ya sabah biri gelirse"
Tunç fısıldayarak konuşmuştu. Daha kimse bilmiyordu. Emrah ve Tunç söyleme taraftarıydı. Ama sonra Tunç eğer Emrah ona karşı bir şeyler hissetmez ve bu tanışma olayına son verirlerse Alp'in veya tanıdığı başka birinin istemeden de olsa Emrah'a tavırlı olmasını istemediği için ilişkileri karşılıklı olana kadar kimseye söylememe kararı almışlardı.
"Sabah seninle uyanır sen gittikten sonra yatağa geçerim."
Tunç duyduklarıyla gülümsedi.
"Biliyor musun bu kolyeyi sana verdikten sonra seninle uyumayı da istemiştim."
Emrah gülümsedi.
"O zaman biraz fazla geç olsa da senin istemediğini yerine getirmişim."
Tunç gülümsedi ve kollarını Emrah'a doladı.
"Yanımda olduğun için teşekkür ederim."
Emrah da sarılışına karşılık verdi.
"Bende benden vazgeçmediğin için teşekkür ederim."
___
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluğum - Gay
RandomOna gülümseyerek bakan Tunç ile başını ne var dercesine salladı. "Ne bakıyorsun." Tunç tezgâhın üstündeki peçeteyi aldı ve Emrah'ın ağzını sildi. "Küçükken de böyleydin. Yemek yediğin zaman her yerini kirletirdin." Emrah bu hareketle kaşlarını çattı...