Çocukluğum 36

1.9K 138 5
                                    

Tunç tezgahtara ilerideki pastayı gösterdi.

"Şu orman meyveli olan pastayı alalım."

Tunç konuştuktan sonra genç kız pastayı almak için cam vitrine doğru gitti. Tunç fa yanında olan sevgilisine döndü.

"Babanla evdeyken konuşuyorsun değil mi?"

Selim ile konuşmalarının üstünden üç gün geçmişti. O gün Selim onları eve bırakırken üçü de çok sessizdi. Emrah babasının Tunç'uq ağlattığını düşündüğü için ona kızgındı. Babasının Tunç'u azarladığını ve kalbini kırdığını düşünüyordu. Tunç ne kadar ona öyle olmadığını söylese de Emrah sinirlenmeden edemiyordu.

"Konuşuyoruz"

Emrah çok önemsemeden sessizce konuşmuştu. Tunç sevgilisine döndü.

"Ben bu ses tonunu biliyorum Emrah trip atma babana. Bak beni akşam yemeğine de çağırdı o da hatasını anladı ve arayı düzeltmek istiyor."

Tunç tezgahtarın verdiği pastayı aldı.

"Umarım öyle bir şeydir yoksa bu sefer sessiz kalmam bende konuşurum"

Konuştuktan sonra Tunç'un ödeme yapmasını beklemeden oradan çıktı. Tunç ise giden sevgilisinin arkasından kısa bir şekilde baktı sonra o da pastanın fiyatını ödedi ve dışarıda bekleyen Emrah'ın yanına gitti. İkili yan yana geldikten sonra yürümeye başladılar.

Tunç sessiz bir şekilde yürüyen sevgilisine göz ucuyla baktı.

"Sinirli misin hâlâ?"

Emrah, Tunç'a döndü ve gülümsedi.

"Sinirli değilim. Babama da sinirli değilim. Sadece kırgınım. Beklediğim gibi tepki vermedi. Tamam boynuma sarılmasını ben de beklemiyordum ama böyle davranmasını da beklemiyordum."

Gözlerinin dolmasına engel olamadı. Günlerdir kendi kendine söylediği şeyleri şimdi dışa vurması onda biraz duygusallık yapmıştı.

"En çok ne üzüyor biliyor musun? Eğer seni değil de bir kız arkadaşla tanıştırsaydım böyle davranmayacak olması."

Tunç duyduğu şeyle adımlarını durdurdu. Emrah ise duran adamla yanlış anlaşıldığını düşündüğü için hemen konuşmaya başladı.

"Pişman olduğumu falan düşünme. Asla pişman değilim. Sadece babamın tavrı beni üzüyor o kadar."

Tunç kendini açıklayan Emrah'a sarıldı. Emrah ise pastayı taşımadığı diğer elini Tunç'un beline doladı.

"Emrah biz onlara aşkımızı kanıtlayacağız. Baban yanlış düşündüğünü görecek. Sadece biraz sabretmemiz gerekiyor."

Emrah derin bir nefes aldı.

"Tunç ben senin aşkına inandım babam da inanacak ve güvenecek."

Sonra belindeki eli daha çok sıklaştırdı.

"Seni seviyorum sevgilim"

Tunç gülümsedi.

"Ben de seni seviyorum yaban çiçeğim"

İkili sonra ayrıldı ve Emrahların evine kadar tatlı bir sohbet eşliğinde yürüdüler. Bu güzel sohbet ikisine de iyi gelmişti. Selim'in tavrı yüzünden ikisi de günlerdir pek mutlu değillerdi. İşler istedikleri gibi gitmemişti. Bu da onların ister istemez üzülmesine neden oluyordu. Ama ikisi de Selim'e aşklarını kanıtlamaya ve ondan onay almaya inatçıydı.

Emrah'ların evinin önüne gelince Tunç, Emrah'a döndü Emrah da ona döndü. İkisi de birbirine güven veren şekilde gülümsedi. Bu gülümsemeden sonra Emrah derin bir nefes aldı ve zile bastı. Kısa süre sonra kapıyı annesi açtı.

Emine karşısında gördüğü iki genç ile gülümsedi.

"Hoş geldiniz oğlum. Gelin içeri"

İkili aldıkları komut ile içeriye girdiler. Sonra ayakkabılarını giydiler ve Emrah tatlıyı mutfağa bıraktıktan sonra salona geçtiler. Selim salonda oturmuş gazete okuyordu.

"Hoş geldiniz çocuklar"

Elindeki gazeteyi ikiye katladı ve sehpanın üzerine koydu. İkili de koltuğa oturdu. Selim bey ikiliye bakıp gülümsedi. Emine hanım da salona geldi.

"Aç mısınız çocuklar isterseniz direkt sofraya geçelim"

Emrah annesine döndü.

"Evet anne çok açız. Direkt sofraya geçelim."

Emrah'ın söyledikleriyle Selim bey ayaklandı.

"O zaman sofraya geçelim"

Selim beyin komutuyla herkes ayaklandı ve sofraya geçti. Yemekler gelene kadar kimse konuşmadı. Masada sadece çatal bıçak sesleri vardı.

"İşler nasıl gidiyor Tunç?"

Tunç konuşan Selim bey elindeki kaşığı bıraktı ve Selim'e döndü.

"Güzel gidiyor Selim amca. En son fuara katılmıştık. Düşündüğümüzden daha hızlı büyüyoruz."

Selim konuşan genç adam ile gülümsedi.

"Aferin size oğlum. Bu yaşınızda bu başarı."

Tunç konuşan Selim bey ile gülümsedi.

"İnşallah daha güzelleri de sizi bulacak"

Emrah konuşan babası ile o da gülümsedi. Babasının Tunç'a böyle sakin gitmesi onun hoşuna gitmişti. Umarım böyle devam eder diye düşündü.

Yemeğin geri kalanı da öyle havadan sudan geçti. Asla ilişkilerinden konuşmamışlardı. Onun dışında her şeyi konuşmuşlardı. Şimdi de Tunç'un getirdiği pastayı yemiş sohbet ediyorlardı.

Selim bey çayını masaya bıraktıktan sonra konuşmaya başladı.

"Ben sizden özür dilemek istiyorum. Benim yapmam gereken şey sizin yanınızda olup size destek olmaktı."

Tunç ve Emrah birbirine baktı.

"Ben Emrah'ı düşünüyorum o üzülmesin istiyorum dedim ama onu benden daha çok düşünen varsa o da Tunç sensin."

Sonra o anıları hatırlar gibi gülümsedi.

"Ne zaman Emrah'ın başı sıkışsa yada kötü bir şey olsa hep benden önce sen koştun Tunç. Kavgalı olsanız da anlaşamazsanız da ilk sen koştun."

Derin bir nefes aldı.

"Ben geri kafalı bir adamım. Siz ikiniz bu geri kapalı yaşlı adamı affeder misiniz?"

Emrah duyduklarıyla gözlerinin dolmasına engel olamadı. Hızla yerinden kalktı ve babasına sarıldı.

"İşte benim babam."

Babasına daha sıkı sarıldı.

Çocukluğum - Gay Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin