44-''Ölüm''

12.7K 446 57
                                    

Not:Bölümün başında cinsel içerikli kısımlar vardır.




Geçmiş? Gelecek?


Bir insan hem yaşanmışlardan hem de yaşanacaklardan nasıl korkarak yaşayabilirdi bilmiyorum ama ben bu insan tanımına uyan bir varlıktım. Geçmişimi açamıyordum, geleceklerden ölesiye korkuyordum ve elimde anı yaşamaktan fazlası da kalmıyordu.


Elimde olmadan kimseye güvenemiyordum. O kadar yorulmuştum ki yaş on sekiz yolun başı derlerdi. Ama kimse de bize on yediden çıkmayın demezdi. Ben on yediden çıkarak büyük bir hata yapmıştım. Şimdi o yolun başı benim için sondu. Bundan bir ay sonra hayatımda neler olacak elbette ki bilmiyordum ama Tanrım, birazcık huzur ve sakinlik hiçte kötü olmazdı.


Tüm bunların arasında yerimde rahatsızca kıpırdandım ve gözlerim uykusuzlukla açıldı. Yanı başımda ki saate baktığımda sabah dört olmuştu. Anlayacağınız henüz öyle ahım şahım bir uykuyla baş başa kalamamıştım. Yanıma dönüp baktığımda Rüzgar bana arkasını dönmüş yastığına sarılmış uyuyordu. Derin bir nefes alıp yorganı üzerimden atıp mutfağa su içmek için geçtim.


Suyu doldurup dudaklarıma götürürken de bedenimin her yerinin sızım sızım sızlaması yüzümü buruşturmama neden oldu. Özellikle karnımın altı, kasıklarım acıdan kafayı bulmuşlar gibilerdi. Bardağımı ağzına kadar tekrar suyla doldurup yine bir çırpıda içtikten sonra tembel adımlarla odaya tekrar döndüm. Camdan şöyle bir karanlık geceyi süzüp yatağa tekrar döndüm ama gözümü yummamla birlikte açmam aynı anda oldu.


Rüzgar acı içinde inledi yanımda. Yataktan hemen doğrulup oturur pozisyona geçtim ve ona baktım. Karanlık yüzünden bir şey göremeyince baş ucundaki lambayı açıp hemen tekrar ona döndüm.


Kaşlarını çatmış rahatsızlık içinde yüzünü buruşturmuştu. Kabus görüyordu. Ben bunu idrak ettiğim an dudaklarından bir inleme daha döküldü.


Panikle saçlarımı geriye attım ve Rüzgarı dürtmeye başladım. Ben mutfaktayken sırtüstü dönmüş, kaşları çatılmış ve yüzü büyük bir huzursuzlukla kaplanmıştı. Gece lambasından gelen ışık bir tarafını aydınlatırken diğer yüzünü karanlıkta bırakmıştı.


''Rüzgar...'' dedim yine panikle. Kaşlarını biraz daha çatmaktan başka bir işe yaramadı. Acı ile hırıldıyor ve arada inliyordu. Yetersiz kalıyordu. Hızla üzerine çıktım ve ellerimi omuzlarına geçirip onu sarsmaya başladım. ''Rüzgar, uyan kabus görüyorsun.''


Biraz daha yükselttim sesimi.


''Su... Dur, gitme.'' Diye inlediğinde ilk önce şaşkınlıkla kalakaldım. Rüyasında beni mi görüyordu yani? Bu şaşkınlığı bırakıp onun acı çekmesine daha fazla izin vermemek için şimdilik bunu erteleyip koca adamıma döndüm ve onu daha şiddetli sarsmaya başladım.


''Rüzgar uyan.'' Dedim en sonunda onun çektiği acı beni de acılara buladığı için bağırmış ve tüm gücümle onu sarsmıştım. Hızlıca gözleri açılan Rüzgar boğuluyormuş gibi nefes aldı ve kaybolmuş gözleriyle beni tanıyınca öyle acıyla gözlerini yumup tekrar açtı ki. Hemen doğrulup kollarını belime sardı ve başını göğüslerimin arasına gömüp derin derin soluklanırken boğuk ve endişeli sesiyle de mırıldanıyordu.

SU VE RÜZGAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin