Sevgili aşkısılar upuzuuuuuuuun bir bölümle karşınızdayım.Umarım yeni bölümü sever ve upuzuuuuun yorumlar atarsınız.Lütfen o güzel cümlelerinizden beni esirgemeyin.Sizi seviyorum.Multimedia'da Su varrr.
Sabah uyandığımda birkaç gündür üzerimde bulunan ağırlık yerine buz gibi ve boş bir yatak buldum. Ellerimi saçlarımdan geçirirken bugüne hazırlandım ve derin bir nefes alıp üzerime kalın bir kazak ve siyah bir pantolon giyindikten sonra yavaş yavaş aşağı indim.
Rüzgar’ı aşağıda içki şişelerini toplarken buldum. Geldiğimi fark etmemişti. ‘’Günaydın.’’ Dedim düz bir sesle. Biran sesimi duyduğunda irkilse de bana bakmadan ‘’Hazırlan, gidiyoruz’’ dedi. Neden bilmiyorum rahat bir nefes verdim dışarı. Hiçbir şey demeden yukarı çıktım ve valizi, yatağı ve odayı toplayıp aşağı indim.
Her şey hazır görünüyordu.
Yine de burayı özleyecektim, bazı anılar çoktan kafamdan silinmişti ama bazıları da çok güzeldi. ‘’Bir şeyler atıştıracak mısın?’’ dediğim de Rüzgar beni bekliyordu. Başını olumsuz anlamda salladı. Bende buradan bir şeyler yiyemeyeceğimi anladığımda ‘’Hazırım.’’ Dedim ve dışarı çıktım. O evi son bir kez kontrol edip kapıyı kilitlerken arabadan onu izliyordum.
Neden bilmiyorum aklımda birden bire o gece sayıkladıkları doluştu.
‘’Özür dilerim… Gece… Bırakma beni.’’ Diyordu.
Zihnim bu cümleyi bana yüzlerce kez yankılanırken ben Gece’nin kim olduğunda takılı kalmıştım. Sevgilisi mi acaba?
Bırakma beni diyordu. Ama Gece kız ismi olduğu kadar erkekte olabilirdi. Ama hayır! Ah! Kim bir erkeğin ismini sayıklardı ki! Kesinlikle kız arkadaşıydı. Acaba onu terk mi ediyordu? Zihnim böyle onlarca soru karşısında kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.
Eğer benim yüzümden kız arkadaşıyla sorun yaşadıysa kendimi çok kötü hissederdim.
Ama bana sarılıp uyumuştu? Hem de kız arkadaşı varken. Üstelik beni iç çamaşırlarımla görmüş, üzerimi değiştirmişti. Tamam ne kadar hasta ve elimi kaldıracak halde olmasam da sonuç buydu. Gidip salonda uyuyabilirdi. Ama o büyük ihtimalle beni koltuğa yatırırdı ama neyse.
Daldığım düşüncelerim çalışan motor sesiyle kesildiğinde birden korkmuştum. Başım hızla sağa döndüğünde onunda bana baktığını gördüm. Yani bir anlığına çünkü başını hemen yola çevirip arabayı sürmeye başladı.
Saat daha sabahın dokuzu olduğu için gözlerim yanıyordu uykusuzluktan ama radyoyu hafifçe açıp telefonumu elime aldığımda şu birkaç gündür hiç telefonuma ve mesajlarıma bakmadığım geldi aklıma. Gözlerimi devirirken tuş kilidini açıp mesajları okumaya başladım.
‘’Nerelerdesin kızım? Meraktan öleceğim.’’ –Ceren.
‘’Su senin için endişeleniyorum telefonunu aç.’’ –Ceren.
‘’Öldün değil mi?’’ –Ceren.
‘’Gelince mesaj at.’’ –Cüneyt.
‘’Umarım oralarda durumlar iyidir.’’ –Toprak.
‘’Seni özledim kızım.’’ –Annen.
‘’Eğer ölmediysen ben seni öldüreceğim.’’ –Ceren.
Derin bir nefes aldım. Ama aklım annem’in mesajında kalınca onu ne kadar özlediğimi düşündüm. Omuzlarım düşünce içimin hasret dolduğunu hissettim. Onunla daha uzun zamanlar ayrı kaldığımız olmuştu ama bu durum farklı sayılırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SU VE RÜZGAR (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilSu akıp gider hayatta. Saf ve durudur hep. Yaşam kaynağıdır. Nefes almak gibidir Su. O olmazsa yaşayamazsınız. Rüzgar kaplar tüm vücudunuzu. İyi hissettirir sizi. Yaşamak için ona da ihtiyaç duymak zorunda kalırsınız bir süre sonra. Zaten karanlığı...